Ağustos sayımız sizlerle buluştuğunda Kurban Bayramı’nda olacağız. Bu nedenle yazıma başlarken, başta sektör paydaşlarımız olmak üzere tüm Müslüman Dünyası’nın bayramını kutluyor, sağlıklı ve güzel günler diliyorum.
Yeni sayımızda yine sektörden güzel gelişmeler, önemli içerikler var. Moral bulacağınız yeni ürün haberleri, heyecan yaratan yaz kampanyaları ve sektörel bilgimizi arttıracak özel araştırma dosyaları ile değerli yazarlarımızın makaleleri sizleri bekliyor olacak.
Bu sayıda sizlere, yaşadığımız pandemi ve benzeri kriz durumlarında daha kolay adaptasyon sağlayıp, bulanık suda atacağımız adımlar için öngörülerimizi netleştirebilecek yeni medya çalışmalarını ele almak istiyorum.
Covid-19 sürecinde yaşadıklarımızın; bizi hızla, hatta deneyimlerimizi tümüyle alt üst eder biçimde ittiği yepyeni bir düzene geçerken yaşadığımız şaşkınlığı olağan buluyorum.
Ancak iş dünyasında, önemli global markalar dışında, özellikle ve maalesef yerli sanayicimizin genel olarak “iletişim” alanındaki çalışmaları önemsiz görerek atıl bırakmaları, marka değerine önem veren bir vizyon geliştirmeksizin, salt ciro hedefli satışa odaklanma tutumlarının bedelini en ağır şekilde ödediklerini de tespit edelim.
MARKA DEĞERİ YARATMAK, ÜRÜN SATMAKTAN DAHA ÖNEMLİDİR!
Hatalarımızdan ders almazsak yaşanan her kaotik ortamda benzer sıkıntılarla uğraşmaya devam edeceğimiz gerçeğiyle yüzleşip, geleceğe hazırlanalım.
Bunun için ilk önce yapmamız gereken; firmamızın marka değerinin ürün satmaktan daha önemli olduğu ilkesini mıh gibi aklımıza kazımak olacaktır.
Keza yaşanan kriz dönemlerinde hedef kitle ile iletişim kuramamak, firmaların büyük kayıplar yaşamasına hatta marka ölümlerine dahi sebep oluyor. Peki bu dönemlerde neler yapmalıyız, bir göz atalım:
- Kriz Yönetim Planı Oluşturun: Yaşanacak olası daralma hallerinde çalışmalarınızı sürdürebilmek için, gerekirse makul küçülme senaryolarını da öngören bir plan oluşturun.
Unutmayın ki; doğru zamanda alınmış bir küçülme kararı, kategorik değil ama fiilen büyüme planının bir parçasıdır.
Bu dönemde kimin nasıl görev alacağından, maliyetleri düşürecek biçimde tedarikçi yedeklemesine kadar bir dizi alanda hazırlık yapın. Ancak hedef kitleniz ile iletişimi tek bir an bile, asla bırakmayın.
- Hızlı İletişim Kurun: Bildiğiniz gibi Yeni Medya’nın en önemli kavramlarının başında “hız” geliyor. Paydaşlarınıza yönelik yeni bilgi akışında geri planda kalmayın.
Bu hedef kitlenizde sizi takip etmeye yönelten bir merak duygusu uyandıracaktır. Ayrıca markaların böyle dönemlerde yapacağı birincil açıklamalar çok daha fazla önem taşır.
- İletişim Mecralarınızın Sorumlularını Belirleyin: Malum Yeni Medya düzeninin ciddi avantajlarının yanı sıra birtakım handikapları da vardır.
Örneğin; çalışanlarınızın bireysel paylaşımları en az kurumsal hesaplarınız kadar önemlidir ve kontrol dışı iletişimde yapılan yanlış bir açıklama markanıza zarar verebilir.
Bunun önüne geçmenin yolu, özel bir iletişim departmanınız bulunmuyorsa bile, ilgili alanın yetkilisini belirleyip, sorumluluğu paylaştırmak ve bunun dışındaki paylaşımları engellemektir.
- Sosyal Medya Etkileşimlerini Takip Edin: Sosyal paylaşım ağları üzerinde yapılan sohbet ve tartışmaların takip ederek, olumsuz durumların önüne geçin.
Markaların hakkında çıkan söylentilerin çoğu kez doğru olmasa bile kamuoyunda yarattığı güvensizlik tehlikesini göz ardı etmeyin.
Bu gibi durumlarda, en kısa süre içinde web sitenizden ya da kurumsal hesaplarınızdan konuyu aydınlatan bir içerikle, sektörel dedikoduların yıkıcı etkisinin önüne geçin.
- Sosyal Paydaşlarınızdan Destek İsteyin: Kriz dönemlerinde sosyal paydaşlarınızdan destek talep etmekten çekinmeyin. Müşterilerinizin markanızla ilişkisi ve olumlu deneyimlerinin birincil ağızdan anlatımının sektörle paylaşılması son derece etkili bir iletişim yöntemidir.
- Medya Paydaşlarınızın İçeriklerini Kontrol ve Takip Edin: Muhtemelen iş dünyasının hemen her sektöründe, dijital medya hizmet sağlayıcıların görev ve sorumluluğu artar.
Çalıştığınız medya partnerleriniz de, böyle dönemlerde size, daha yoğun hizmet sunmaya hazır olacaktır. Ancak bu alanda marka ile ilgili yayınlanmış her yanlış bilgi, kötü içerik ve her tür kalitesiz lansman, size faydadan çok zarar getirecektir.
Yüksek kitle erişimi ve kalıcılığı sebebiyle (ücretsiz bir hizmet alıyor olsanız bile!) özellikle dijital medya paydaşlarınızın, hakkınızda yayınladığı tüm içerikleri, nitelik ve tasarım bakımından çok yönlü olarak inceleyin. İlgili birimlerinizin onayı olmaksızın hazırlanmış olan tüm paylaşımları kaldırtın.
Elbette her kriz ortamı beraberinde birtakım kayıplar getirmesi söz konusu. Fakat bu etkileri yok etmek mümkün olmasa da en düşük seviyeye çekebiliriz.
Yeni medya iletişim kanalları her geçen gün alanını arttırıyor ve sınırları ortadan kaldırıyor. Markalar için hedef kitleye ulaşmak bugün eskiden olduğundan çok daha kolay ve az maliyetli. Bu nedenle iş dünyası için yeni medya kanalları kesinlikle göz ardı edilemez.
Hatta sanal ortamda vücut bulmamış kurumların uzun süre ayakta kalma şansının neredeyse olanaksız olduğunu da iddia ediyorum.
Ancak burada, yeni medya iletişimi kadar önemli bir etken daha var ki; o da, bu kanalların “doğru” kullanılmasıdır. Markanıza da tıpkı yaşayan bir organizma gibi muamele edin. Hatta kendiniz gibi düşünün..
Gıyabınızda nasıl anılmak istersiniz?
Nasıl ki; şahsiyetimizin herhangi bir niteliğine yapılacak en önemli bir negatif yorumun bile derhal önüne geçmek isteriz, tıpkı aynı biçimde markamızı da; olumlu ve doğru şekilde etkin kılan bir çizgi üzerine oturtmak ve korumak durumundayız.
Unutmayın; galat-ı meşhurun aksine, reklamın kötüsü hatta çok kötüsü de olur!
Sevgiyle..