İnsanlık var olduğundan beri ihtiyaçları doğrultusunda, adına icat denilen buluşlarla veya günümüzde yaygın olarak kullanılan, benim kısaca kolaylama diye tabir ettiğim inovasyonlarla teknolojinin oluşumunu sağlamıştır.
Yani teknoloji, mutlak surette bir ihtiyacın tezahürü olarak karşımıza çıkmaktadır. Peki olmayan teknolojinin ihtiyaç olduğunu nasıl anlarız?
İşte bu sorunun cevabı tam da buluş yapanları tarif eden ve çağının bir süre ilerisinde seyahat eden seçkin zavallıların işidir.
Bursa’nın mucidi ödülü almış, 3 patenti olan biri olarak mucitlere seçkin zavallı dememin sebebi, birçoğunun yaptıkları buluşları ya anlatamadan göçüp gitmeleri, ya da Henry Ford gibi otomobilde seri üretim inovasyonunu yapan birinin kendi fabrikasında işçi olarak çalışması durumudur.
Buluşların babası olarak bilinen “Ateş” 1,5 milyon yıl gibi eski bir tarihe dayanmasına rağmen, modern hayatta çok önemli bir yer tutan tekerleğin 5.000 yıl gibi bir geçmişi vardır.
Edison’un 1879 yılında ampulü icadı ile başlayan ve Tesla’nın 1900’lerin başında ticari elektriğin doğuşuna önemli katkıları ile bugün kitlesel iletişim araçlarından hala en önemlisi olan TV’ler 1923 yılında icat edilse de, ülkemizde 1972 yılında kullanılmaya başlamıştır.
Televizyonun ülkemizde 1980’lerden itibaren yaygınlaşması ile, elektriğin düzensizliği yüzünden arıza yapmasını engellemek üzere regülatör ihtiyacı doğmuş ve kullanılan bir teknolojiyi korumak üzere ilk kez bir teknoloji geliştirilmiştir diyebiliriz.
Regülatör veya eskilerin tabiriyle yükseltici, elektriğin sürekli olarak düşük veya sürekli olarak yüksek geldiği kırsal kesimler dışında, günümüzde ihtiyaç olmaktan hızla çıkmaktadır.
Ancak gelin görün ki bir jenerasyonda TV ile önemli bir yer işgal eden regülatörler, günümüzde hiç alakası olmadığı halde kombilerin kartlarını korumak için bile tüketicilere sunulmakta, sanayi makinelerine takılmazsa kartlarınız yanar denilerek tüketici yanlış yönlendirilebilmektedir.
Üniversitelerde genç arkadaşlarımız ile yaptığımız söyleşilerde, ticari sırrımı paylaşmak pahasına şunu söylüyorum: “Bizim gibi gelişmekte olan ülkeler, teknolojiye yön veremezler, ama regülatör örneğinde olduğu gibi, var olan teknolojilerin gereksinimlerini veya açıklarını kapatabilirler” üstelik bu şekilde teknolojiye yön veren firmalardan daha değerli de olma şansı yakalayabilirler.
Şimdi dilerseniz kendi üzerimizden reel örneklerini verelim; “Regülatör artık her yerde bir ihtiyaç değil” dedik, çünkü; elektrik kullanıcı sayısı arttığı için trafo sayısı da arttı ve böylece dağıtım trafolarına mesafe azaldı.
Böylece trafoya en yakın ve en uzak tüketiciler aşağı yukarı aynı voltajı alıyorlar. Bu sefer de teknoloji geliştiği için tüm sistemler elektronik kontrol devreleri ile enerjiyi kontrol etmeye başladılar ve kartlar arıza vermeye başladı.
İşte bu sırada aşırı gerilim sönümleyici devreye girdi ve regülatör ihtiyacı olsa bile regülatörü hatta güç kaynağını da koruyan ürünler devreye girdi. Biz de Trimbox markasıyla üretimini yapıyoruz
Bir başka örnekte ise, Banka ATM’lerini gösterebiliriz. Günümüzde ATM’ler ile neredeyse Banka’daki tüm işlemleri yapabiliyorsunuz.
Ancak Banka ATM’leri nötr-toprak voltajı 1,5V’u aştığında zarar görebiliyor. Bunu da nötr-toprak stabilizatörleri ile yine sorun olmaktan çıkarabiliyoruz. Yalnızca Trimbox’ın ürettiği GNDSeries markasıyla..
Örnekler çoğaltılabilmekle birlikte son olarak ses ve görüntü sistemlerinde yine topraklama kaynaklı parazitler kullanıcıya büyük sorunlar yaşatıyor. Bunu da yine GNDSeries ile çözebiliyoruz.
Teknoloji durmadan gelişiyor ve gelişimi ile birlikte kendine has yeni ihtiyaçlar ve gereksinimler ile fırsatlar sunuyor. Umarım, yazım ülkemizin teknolojiye bakış açısına ve bu anlamda bir taktik geliştirmesine bağlı olarak ivmelenebileceğine inancını geliştirir.