Bildiniz gibi geçmişte Türkiye’de okuryazar seferberliği ilan edilmiş, toplumun minumum eğitim seviyesi bandına çıkarılması hedeflenmişti. O günlerde, daha fazla geç kalmamamız gerektiği bilinci tüm topluma hakimdi.
Ancak bugün daha ciddi bir problemle karşı karşıyayız; medya okuryazarlığı ve özellikle haber okuryazarlığı konusundaki bilinçsizlik, iletişim araçlarını birer silaha dönüştürebiliyor..
Ne yazık ki halkımız bu konuda yeterince bilinçli değil. Dahası bu durumun ne kadar tehlikeli olabileceğini de öngöremiyoruz. Oysa 21.yy’ın savaşların alt yapısı bile sosyokültürel manipülasyonlar ile hazırlanıyor.
Güçlü bir demokratik ortam yaratabilmek ve sağlıklı toplumu inşa edebilmek için; okuduğumuz bir içeriğin reklam/haber ayrımını yapabilmek, bir haberin doğruluğunu teyit edebilme becerisine sahip olmak zorundayız.
Eğer, sapla samanın daima karışık sunulduğu bu ortamda, doğru haber ayrımını yapmazsak, önümüze konan her yemeği yemek zorunda kalacağız ki; bazen işimize geldiği için yemeyi kabul ettiğimiz yemekler bile bir süre sonra bizi zehirleyecek, gözlerimizde bulanıklık, midemizde bir bulantı olarak bize geri dönecektir.
Gördüklerinin yarısına inan, duyduklarının hiçbirine.. Edgar Alan Poe
Her haber tüketicisinin aynı zamanda içerik üreticisi olduğu zamanımızda, bloggerlar, yorumcular, yurttaşların ürettiği içerikleri, herhangi bir ayırıma tabii tutmadan, olduğu gibi kabul etmek yerine; haber kaynaklarını irdeleyerek, görüşlerle iddiaları ayırıp bilginin güvenilirliğini analiz etmeliyiz. Sağlıklı toplumlar için, bu eleştirel düşünme becerilerinin kazanılması hayati öneme sahiptir.
Bilgiyi nasıl sorgulayacağımızı öğrenmek, ülkemizin yanı sıra dünyadaki önemli gelişmeler hakkında da doğru bilgi edinmemizi sağlayacak zihni koruma kalkanımız olacaktır.
BİLGİ ÇAĞI CEHALETİ
Bir yurttaş olarak hepimiz, her gün; siyasi, ekonomik vb. birçok haber okuyoruz. Yarına dair sağlıklı bir bakış açısı oluşturmak için doğru bilgiye duyduğumuz ihtiyaç yadsınamaz.
Ancak, enformasyon çağının veri denizinde boğulmamak adına doğru bilgilendirileceğimizi garanti eden bir oluşum yok. Üstelik; haberciliğin; doğrulama, bağımsızlık ve hesap verebilirlik prensiplerine sıkı sıkıya bağlı kalması beklenen profesyonelleri de bu konuda çoktan sınıfta kalmıştır.
Her medya grubu veya habercinin, kendi öznel görüşü çerçevesinde, seçmece haber sunduğunu hatırlarsanız bana hak vereceksiniz.
Zeka duyduklarının yarısına inanmaktır, deha ise hangi yarısı inanacağını bilmek..Robert Orden
Öyleyse; kimin ya da neyin güvenilir olup olmadığını belirlemekten kendi adımıza, biz sorumluyuz. Bu devasa çaptaki bilgi akışı arasında, gerçekleri görmek ve doğru yorumlamak konusunda kendi yeteneklerimizi geliştirmek zorundayız.
İnternet ve sosyal medyanın getirdiği yeni medya çağına ait bileşenler, geleneksel haberciliğin yanısıra bizler için de birçok risk barındırıyor. Öyleyse topyekün medya okuryazarlığı konusunda kendimizi ve çevremizi geliştirmek durumundayız.
Gerçeği, yalnızca gerçeği konuşacağımız günlere..