Teknolojinin gelişimi, öyle hızlı ki; her yeni teknolojik buluş yeni bir isim daha demek ve pek tabii bir önceki sözde yeni, ancak hızla tüketilmiş teknolojinin rafa kalkması demek.
Teknolojide tam bir tüketim devrindeyiz.
Mobil cihazlar ve akıllı bilgisayarların varlığı ile “Wi-Fİ” diye bir kavram girdi dünyamıza. Hani şu restoranlarda adını tam telafuz etmeyi yeni yeni öğrenmişken, yerine şimdi Lİ-Fi çıktı.
Hadi bakalım. 20 yıldır var olan ve son yıllarda yaşantımızın merkezinde olan Wi-Fi, hızla yerini, başka bir teknoloji olan Li-Fi’ye bırakacak, belli. Teknolojik ilerlemesini hızla tamamlayan Li-Fi’ın hayatımızda her alanda yer bulması an meselesi.
İlk olarak 2011 ‘de, İskoçya’nın Edinburg Üniversitesi, Mobil İletişim Profesörü olan Harald Haas tarafından servis edilen Li-Fi (Light Fidelity) teknolojisi için, Haas’a çok şey borçluyuz.
Haas, LED lambalar ile verilerin aktarımının sağlanabileceğine inanıyordu ve ispatladı. Harald Haas bir TED konuşmasında LED lamba ile güneş pilinden diz üstü bilgisayarına Li-Fi teknolojisi ile video aktardı. Muazzam birşey.
Li-Fi de Wi-Fi benzeri; çift yönlü, yüksek hızlı ve tamamen Wi-Fi’ye benzer kablosuz bir iletişim teknolojisidir. Lİ-Fİ işleyişini Mors alfabesine benzetmek mümkün.
Li-Fi, Işığın bir açıp bir kapatıldığı, 1 ve 0 şeklinde data gönderimi yapan Mors alfabesi mantığında çalışıyor.
Ancak Li-Fi’yi öne çıkaran fark, Visible Light Communication (VLC) adlı 400-800 terahertz arasındaki görünür ışık iletişimini kullanarak veri aktarımı yapmasıdır.
Wi-Fi teknolojisi radyo dalgalarını kullanırken, Li-Fi teknolojisinde görünür ışık dalgalarının kullanıldığına tanık oluyoruz. Wi-Fi şimdilik işimizi görüyor gibi görünsede, kapımızı çalan 5G testlerinde sınıfta kalıyor maalesef.
Burada, ABD Federal İletişim Komisyonu, potansiyel spektrum krizine dair; Wi-Fi’nin tam kapasiteye yakın olmasına rağmen Li-Fi kapasitesi üzerinde hemen hemen herhangi bir sınırlama olmadığı uyarısını yapmıştı.
Zira görünür ışık spektrumu, tüm radyo frekans spektrumunun 10.000 katından daha büyüktür. Burada uçsuz bucaksız bir alandan bahsediyoruz.
Haas’ın bakış açısıyla bakarsak; uzak değil, çok yakın zamanda interneti LED lambalarımız üzerinden sağlayacağız.
Wi-Fi veriyi cihazlara aktarmak için radyo sinyallerini kullanıyor demiştik. Şu an Wi-Fi’nin dünyanın internet iletilerinin yarısını taşıdığını düşünürsek, nesnelerin interneti büyüdükçe, bu oran artacağı doğaldır.
Dolayısıyla dar bir radyo sinyali spektrumunda servis veren Wi-Fi bu yoğunluğa yetişemeyecektir.
Yapılan son testlerde, Li-Fi’nin hız düzeyinin 1 saniyede 250 gigabayta ulaştığı ölçümlendi. Bu şu demektir; 1 saniye içinde yaklaşık olarak 15-18 GB gibi bir veriyi indirebilmek demektir. Bir saniye içinde 20 filmi indirmek demektir. Böyle bir hız, akıllara zarar.
Özellikle daha şimdiden Wi-Fi ile mukayese edilen Li-Fi, pek çok açıdan fark yaratıyor. İki teknoloji arasında veri yoğunluğu bakımından neredeyse 1000 katlık bir fark söz konusu. Bunun en önemli nedeni ise Li-Fi’ın sinyallerini daha ufak bir alanda toplamasıdır.
Alıcı-verici mantığıyla çalışan Li-Fi’nin belirli bir alanda hizmet vermesi, onu hem daha hızlı hem de çok daha güvenilir yapmaktadır.
Yakın gelecekte, yol aydınlatmada kullanılan LED Armatürler sayesinde Li-Fi teknolojisi ile internete bağlanmak mümkün hale gelecektir.
Li-Fi’ nin öne çıkan avantajları için şunları sıralayabiliriz;
- İnsan sağlığına zararı yok,
- Ekolojik dengeye
- Elektromanyetik yaymaması, (elektromanyetik parazite olmadan uçak kabinleri, hastaneler ve nükleer santraller gibi elektromanyetik hassasiyeti yüksek olan ortamlarda rahatlıkla kullanılabilir)
- Çok çok güvenilir olması (duvar arkası transfere izin vermiyor. Li-Fi sinyalleri perdeler aracılığıyla mekan içinde tutuluyor. Wi-Fi sinyalleri duvarlardan geçebiliyor),
- Çok çok hızlı olması (Li-Fi veri transferinde, Wi-Fi’den 1000 kat daha hızlı),
- LED teknolojisini kullanmasından ötürü %75’e varan bir tasarruf sağlaması,
- Teknik anlamda ise 4G veya Wi-Fi gibi teknolojilerin çok üzerinde olması,
- LED ışığını kullanması sayesinde her türlü mobil cihaza bağlanabiliyor.
Li-Fi’nin uygulanan testlerde, deniz suyu gibi normal ortama göre daha yoğun ortamda dahi başarılı bir performans gösterdiği ölçümlenmiştir.
Dolayısıyla,son derece gizli veriler, hackleme korkusu olmadan kolayca aktarılabilir.
Li-Fi pazarının 2020 yılında 20 milyar dolara ulaşması ve 3-4 yıl içinde son tüketiciye yönelik ürünlerin piyasaya sunulması bekleniyor.
Yeni, güvenilir ve çok hızlı Li-Fi hızla hayatımıza girecek. Daha iyisi bulunana kadar keyfini çıkartın.
Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ü, saygı, özlem ve minnetle anarken, tüm öğretmenlerimizin gününü kutlarım.
Aralık sayımızda görüşmek üzere, mutlu kalın.