1963 yılında Ünal Kardeş ile elektrik sektörünün kalbi Bankalar Caddesi’nde başlayan Kardeş Elektrik serüveni bugün Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşlarından biri olarak karşımızda duruyor. Dünyanın önde gelen global markalarının temsilciliklerinin yanı sıra Kardeş Elektrik, SKC Karbon ve Acel markalarıyla üretim yapıyor.
Sektörel başarılarının dışında çok önemli bir misyonu da üstlenmiş marka için bugün, Türkiye elektrik sanayiinde kökleşmiş ve güçlü hangi marka ile konuşsanız, hikayesinde mutlaka Kardeş Elektrik’ten bir okul olarak bahseder..
Çok önemli kişi ve kuruluşların geçmişinde üretim ve ticari tecrübeler için atıf yapılan özel bir konuma ulaşmış Kardeş Elektrik’in, rahmetle andığımız Ünal Bey’den sonraki temsilcisi, oğlu ve bayrağı çok daha ileri taşıyan Yönetim Kurulu Başkanı Sırrı Kardeş ile Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Serhan Akyazan sorularımızı yanıtlıyor.
Kardeş Elektrik 60 yıllık mazisiyle Türkiye’de çok zorlanılan bir işi başardı. Birkaç kuşağı kapsayan güçlü markalar çıkarma noktasında başarılı bir örnek oldunuz. Sektörde ilham ve motivasyon kaynağı olan bu özel hikayeyi bizimle paylaşır mısınız?
Sırrı Kardeş : Öncelikle bize bu fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ederiz. Hikayemiz, Türkiye’de sanayinin henüz başladığı 1960’lı yıllarda, çiçeği burnunda genç bir mühendis girişimcinin, Almanya’dan ithal ettiği ürünlerle, endüstriyel sektöre adım atması ile başlıyor.
1963 yılında temelini, her zaman rahmet ve gururla andığımız babamız Ünal Kardeş’in attığı bu ilk adımın ilk adresi Bankalar Caddesi 22 numaraydı. Bu bilgiyi özellikle, 60 yıl geçmesine rağmen bugün hala sektörün ileri gelenlerinden “Biz sizi Bankalar Caddesi’nden hatırlıyoruz” cümlesini duyduğum için söylüyorum. O yıllarda Karaköy’ün ve özellikle Bankalar caddesinin kendi içinde yerleşmiş kuralları vardı ve çok güzeldi. Bugün sanayici kimliğimizde doruk noktasına ulaşmış olsak da bence hala daha esnaf-sanayici ilişkimiz ve temellerimiz o kurallara oturuyor.
1990’ların başında Galata Gümrük Sokak’taki binamızı inşa ettik ve oraya geçtik ve 2008 senesine kadar bu binada kaldık. Bölgenin kimliğinin değişmesi ve daha büyük bir yere ihtiyaç duymaya başlamamız nedeniyle, 1970’ler sonrası üretici kimliğimizle beraber Sefaköy’e taşındık.
Fabrika ve deponun ayrı lokasyonlarda olması zorluğuna, bir de villaları üstümüze doğru gelmeye başlayan Sefaköy Florya’ya dönüşünce, uygun bir konumda tüm fabrikayı bir araya toplama kararı aldık. Uzun yıllarımızı beraber geçirdiğimiz, adeta kurumsal hafızamız olan yetişmiş çalışan kitlemiz olmasaydı belki de Dünya’nın en güzel sanayi bölgelerinden biri olan Gebze’yi tercih edecektik.
Onlardan ayrılmak istemeyince, yeni gelişmekte olan Akpınar Sanayi Bölgesi’ne karar verdik ve aynı dönem, Ünal Kardeş ismi bizimle daima yaşayacak olması kaydıyla, kendi dağıtım kanallarımızla çakışmamak için, dağıtıcı firma Ünal Kardeş’i üretici Kardeş Elektrik’e entegre ettik.
Kardeş Elektrik bugün, Dünya çapında saygın markalardan oluşan ve tüm Türkiye’de yayılmış bayi ağıyla, son bir yılda Konya ve Eskişehir’in de eklendiği bir çok sayıda satış bölgesi bulunmaktadır. Günümüzde müşterilerin isteklerine hızla cevap verebilmek gerekiyor. Bu nedenle ülke genelinde yapılanmamız kuvvetli olsa da destekleyici adımlar atarak yayılmayı devam ettiriyoruz.
Sektörün köşe taşlarından biri olarak Kardeş Elektrik ailesi motivasyonunu nasıl sağlıyor?
Sırrı Kardeş : Güzel bir soru. Kardeş Elektrik, başarılarından olduğu kadar başarısızlıklarını da değerlendirerek motive oluyor. Bizim 60 yıllık mazimizde bir dolu hikaye var. Mesele şu ki; Kardeş Elektrik, başarısızlık duygusu yaşadığı zorlu dönemlerden kuvvetlenerek çıkmayı bilen bir marka oldu.
Bunu, hatalarımızı dahi kayıt altına alıp, kütüphanemizde saklama geleneğimiz sayesinde elde ettik. İstiyoruz ki; ekipteki tüm çalışanlarımız olan biteni görsün, nerede ve nasıl hata yapıldığını incelesin. Gelişmek üzere tekrar etmemesi gerekenleri öğrensin. O yüzden kimse hata yapmaktan korkmamalı, korkmuyor.
1998 senesinde kurulan SKC Karbon 2008 senesinde 7 kişi ile başladığımız, ardından Phoenix Contact’ın da dahil olduğu ve bugün 230’un üzerinde çalışanla üretiminin %100’ünü ihraç eden Acel Elektrik gibi başarılı proje ve girişimlerimiz oldu.
Ama bununla beraber başarısız olduğumuz projeler de mutlaka oldu. Hepsi de bize güç verdi. Sonuçta girişimin sonucunu bilemezsin. İlk ve en önemli şart cesarettir. İkinci önemli faktör ise sürdürülebilirliktir. Biz bu iki konuya özellikle çok dikkat ediyoruz.
Bugünler malum, Türk Lirasının çok kuvvetli olmamasından dolayı ihracatçılar için kolay geçen günler değil. Bu durumun yansımalarını sanayici dostları dinlerken görüyorum. Hemen herkes on görüşme teklifinden ancak üçünün gerçekleştiğinden bahsediyor.
İlk bakışta başarısız bir dönem gibi görünüyor olsa da, bizim de yaşadığımız tüm bu zorluklara karşı sabırlı olunmalı. Benim gibi balık tutmayı sevenler hak vereceklerdir ki; her attığınız oltaya balık gelmez. Üstelik konu ihracatsa daha da sabırlı olunmalı.
Kendi açımızda işlerimizin yavaşladığı dönemler de, bugünkü gibi çok iyi olduğu dönemler de oldu. Şu an gerek yurt içi gerek yurt dışından çok sayıda ciddi talep alıyoruz. Buna Ukrayna- Rusya savaşının da olumlu etkileri oldu.
Türkiye artık ciddi talep gören bir destinasyon. Ama taleplerin bu kadar iyi olması sabır ve sürdürülebilirlik ilkesinin sonucu oldu. Çünkü bu müşteriler bizi zamanla tanıdılar. ISO sertifikalarımız, denetçi kökenli finansçılarımız, her biri İngilizce, Almanca bilen ve çalışmaları tüm Avrupa ülkelerine istedikleri şekilde raporlayabilen profesyonel ekibimiz ve bu ekibi korumanın tutarlılığıyla gelen bir sonucu görüyoruz.
Müşterilerimiz ise bizi iki başlıkta tanımlıyor; “kalite” ve “güven” Biz müşterimizin bize verdiği hata oranlarının yarı yarıya altında oluruz. Hata payımız milyonda ikidir. Yüzde yüz kontrol etmeden ürün sevk etmeyiz. Sevdiğim bir dostumun çok güzel bir sözü var; “En pahalı ihracat geri dönendir” der.
Tüm ürünlerimize aynı özenle yaklaşırız. Çünkü sadece bir şalter olarak gördüğünüz ürün aynı zamanda bir nükleer santralin parçasıdır. O olmadan bir makinayı çalıştıramazsınız. Ya da bir kömür yuvası olmadan arabanızı.. Dolayısıyla alanımızdan uzaklaşmadan üretmeyi geliştirmeyi ve bunu korumayı önemseyerek hareket ediyor, sonucunda gelen başarı ile motive oluyoruz. Bu sayede Mauritius’a kadar ihracat yapan bir marka konumumuzu koruyoruz.
Serhan Bey buradan sizinle devam edelim. Dünyanın en saygın markaları Türkiye pazarında hep sizinle tanındı ve bu iş birlikleriniz kesintisiz devam etti. Hangi markaların distribütörlüklerini üstleniyorsunuz?
Serhan Akyazan : Uzun yıllardır alanında uzmanlaşmış global üreticilerle çözüm ortaklığı yapıyoruz. Bu firmalardan kimi Türkiye’deki pazarı gördükten sonra kendi organizasyonlarını kurdular kimiyle çalışmaya devam ediyoruz. Bunların başında Phoenix Contact geliyor.
Phoenix Contact’la 2008 yılında Gemlik’te başlayan çözüm ortaklığımız ve bugün 235’in üzerinde çalışan ve hacmi artan bir ivmeyle devam ediyor. Ayrıca HellermannTyton’ın kablo bağlarını, Klauke’nin el aletlerini, Efen’in yük ayırıcılarını, Schlegel’in kumanda butonu ve sinyal lambalarını, Iboco’nun kablo kanallarını satıyoruz.
Sırrı Bey, temsilciliklerinizin yanı sıra üretimini yaptığınız gruplar var. Kendi markanızla ürettiğiniz ürün gamınızda neler var? Markalarınız ve söz sahibi olduğunuz ürünlerinizi dinlemek isteriz.
Sırrı Kardeş : Kardeş Elektrik olarak baktığımızda şalt sektörü ve otomotiv yan sanayi olarak, birbirinden bağımsız olarak hareket eden iki ayrı sektörde faaliyet gösteriyoruz. Otomotiv sektörüne yönelik; marş otomatik, kömür yuva vs. gibi ürünlerimiz Mega markalıdır.
Kendi imalatımız olan, Türkiye’nin ve 40’ın üzerinde ülkenin güvenle kullandığı bir marka olan Mega’yla beraber, diğer markalarımızın ürünlerini de ihraç ediyoruz. Şalt tarafında bildiğiniz gibi, şalteri icat eden ve 50 küsur senedir birlikte olduğumuz Kraus & Naimer ile ilişkimiz ciddi ve yoğun şekilde devam ediyor.
Ürünlerini Türkiye pazarında satarken kısa süre önce Kraus & Naimer’e ihracat da yapmaya başladık. Bu da bizim için bir eğitim ve dönüm noktası oldu.
Standart tip ve DIN Norm tip sıkmalı kablo pabuçlarını ve ek mufları yerli olarak kendi fabrikamızda üretiyoruz şu an. Bu ürünleri imal ederken, makinalarını da imal ediyoruz.
Bugün neredeyse el değmeden üretecek otomasyon seviyesine geldik. Ülkemizin en saygın ham maddecileri ile çalışıp, en iyi ürünlerini kullanıyoruz. Ülkemizde SKP, malesef çok küçümsenen, ucuz olması istenen bir ürün olsa da biz ne ham maddemizden ne kalitemizden asla vazgeçemeyiz. Küçük gördüğünüz ürünler çoğunlukla hayati öneme sahip olabiliyor.
İngiliz bir müşterim, “Bu aslında çok önemli bir ürün. Çünkü yangının çıktığı nokta tam burası. Buradaki bağlantının doğru ham maddesi normlara uygun olmalı” diyerek durumu çok güzel özetlemişti. Biz bugün küçük görülen bu konuları önemsediğimiz için SKP üretimimizin gerek kapsamı gerek satış hacmi sürekli artıyor.
Keza grafit, kompozit malzemeleri işlediğimiz üçüncü firmamız olan SKC Karbon da kendi içinde ciddi bir atılım yaptı. Eskiden biz sadece DC motor kömürü yaparken bugün; sanayii, mekanik, sürekli döküm, cam, kablo, kalıp imalatçıları, elektrik uygulamaları gibi aklınıza gelen pek çok sektörde varlık gösteriyor.
Sırrı Kardeş olarak ithalatçı kimliğinizi mi üretici kimliğinizi mi önceliyorsunuz?
Sırrı Kardeş : Bu da çok güzel bir soru. Türkiye’de sanayi 1960-1970’li yıllarda ithalatla başladı ve yavaş yavaş gelişti. 80’li yıllarda artık sanayileşmenin oturmaya başladığını ve üretime doğru yöneldiğini gördük.
Bugün geldiğimiz noktada artık “gelecek ihracattadır.” Türkiye bu genç ve dinamik nüfusu, coğrafi yapısı ve rekabetçi kurlarıyla ciddi bir üretim merkezi haline gelecektir, buna inanıyorum. Yine inanıyorum ki; yeni nesil bunu bizlerden daha da ileri götürecek ve küresel pazarda yer alan birçok ulusal markamız olacaktır.
Türkiye sanayicileri olarak biz; üretmeyi ithal ürünlerden, kalite üretmeyi hatta o kalite çıtalarını aşacak seviyede üretmeyi yine kaliteli ürünleri ithal ederek öğrendik. Bugün artık çeşitli sektörlerde müthiş firmalarımız var. Biz de bunlardan bir tanesiyiz.
Çok gururla söyleyebilirim ki; 90’lı yıllarda “Bu ürünleri yapamazsınız” denirken bugün 1000’in üzerinde Phoenix Contact ürününü kendi markasıyla burada biz imal ediyoruz. Şu an ismini veremediğim pek çok dünya markasının ürünlerini de.. Dolayısıyla bu sorunuzun cevabı; üretim ve ihracattır.
Serhan Bey, Kardeş Elektrik iç piyasa hedeflerinin neresinde konumlanıyor? Üretimde ve satışta hedeflediği noktada olduğunu söyleyebilir miyiz?
Serhan Akyazan: Kardeş Elektrik olarak özellikle şalt sektöründe çok iyi bir konumdayız. Güçlü, bilgili, tecrübeli bir satış ekibimiz var. Arka planda satış ekibimizi destekleyen fabrikamız ve diğer departmanlarımızla başarılı bir ekip çalışması yürütüyoruz. Zaten ekibin başarısı sahadaki başarıyı da yanında getiriyor. Ekip ne kadar güçlüyse ve ortak bir ruha sahipse sektörde o kadar güçlü oluyorsunuz.
Bu konumumuzu sürdürmek, kalitedeki özenimizi hizmet anlayışımızda da göstermek için pazar trendlerini ve tüketici ihtiyaçlarını yakından takip ve analiz ediyoruz. Müşterilerimizin istekleri doğrultusunda; doğru ürünü, doğru fiyatla, doğru zamanda, doğru müşterilere ulaştırmaya çalışıyoruz.
Tabi ki bizim için ürünü satmak kadar arkasında durmak da önemlidir. Bu anlamda iç piyasada “çok iyi” bir konumdayız ve her geçen gün “konumumuzu “ daha da yukarı taşıyoruz. Müşterilerimizin segmentasyonuna göre hareket ediyoruz çünkü her müşterinin ihtiyaçları farklıdır. Bizim de farklı müşterilere hitap eden farklı ürün gruplarımız var ve bu bir avantaj olarak “bize” geri dönüyor.
Çok bilinmese de Kardeş Elektrik yurt dışında da aksiyon alıyor. Hangi pazarlarda ne tür stratejiler uyguluyorsunuz?
Sırrı Kardeş : Her ne kadar ülkemize satma hakkımız olsa da biz tercihimizi direk ihracattan yana kullandık. Bursa Gemlik Serbest Bölge’den Almanya ağırlıklı olarak üretimimizin %100’ünü ihraç ediyoruz. Çok sayıda ve giderek artan bir eğilim içerisinde, hafta içi düzenli tır sevklerimiz var ve bu artan eğilimi devam ettirmek istiyoruz. Yine 40’tan fazla ülkeye Mega markasıyla ürettiğimiz; kömür, kömür yuvasıyla gelen marş otomatiği ihracatımız bulunuyor. Burada söylemeden geçemeyeceğim özel bir durumumuz var.
Kardeş Elektrik çalıştığı bazı Avrupa firmalarına, özelikle Alman firmalarına, Rusya, Belarus, İran vs. gibi ülkelerle faaliyette bulunmayacağını taahhüt vermiş bir firmadır. Bu nedenle bazı pazarları göz ardı etmek zorundayız.
Çünkü; Almanya ve Amerika pazarıyla çalışmak istiyorsan, Rusya, Belarus, İran firmalarıyla ve hatta o firmaların çalıştığı firmalarla da çalışmayacağını taahhüt etmek durumundasın.
Peki bu durum biraz riskli değil mi? Ya işler ileride planlandığı gibi gitmez ve siz de bu pazarlarda kökleşmeyi kaçırmış olursanız?
Sırrı Kardeş : İşte tam da bu yüzden “bağımsızlık”. Ürettiğimiz ham madde, “dual use” denilen gerek askeri gerek sivil kullanıma açık maddelerdir. Özellikle grafit çok stratejik bir ürün, çok derin bir konu.
Bu açıdan bakıldığında, çok dikkat edilmesi gerektiği muhakkak. Biz, çok ciddi potansiyel arz etse de, bahsettiğim yükümlülüklerimizden dolayı maalesef bu pazarları göz ardı etmek zorundayız.
Dolayısıyla geri kalan pazarlardan daha rahat bahsedebilirim. İşçiliğin düşük olduğu Doğu Avrupa pazarı, yani Polonya, Romanya, Bulgaristan, Macaristan.. Bunlar çok önemli pazarlar. Yine Kuzey Afrika’da ve Cezayir’de çok ciddi bir pazar payına sahibiz. Önümüzdeki haftalarda aynı amaçla, bu dönemde ciddi hareketlilik yaşanan Arap yarımadasına seyahatlerimiz olacak.
2023 yılı sonrasında bir vizyon çerçevesi çizecek olsanız Türkiye sanayicileri için ortaya nasıl bir tablo koyarsınız?
Sırrı Kardeş : Biz bu yıl bütçemizi yaparken 2023 senesini, seçim öncesi ve seçim sonrası olarak ikiye ayırmıştık. Malesef Şubat ayında yaşadığımız felaket sonrası; deprem öncesi, seçim öncesi, seçim sonrası şeklinde üçe ayırmak zorunda kaldık.
Depremin; psikolojik, sosyolojik, maddi etkileri müthiş oldu. Acılarımızı unutamıyoruz ama alışmaya yaşamaya çalışıyoruz diyeyim. Türkiye bundan sonra da ciddi bir atılım içinde olmak durumunda. En basitinden piyasada jeneratör kalmadı.
Bu jeneratörlerin her birinde mutlaka; x,y,z ürünler vardır ve bunları Türk sanayisi tekrar imal edip yerine koyacak. En azından güvenli stok miktarlarını üretmek zorunda. Türkiye bir gecede %10 küçüldü.
Hatta izlediklerimizden gördüğümüz kadarıyla, büyük bir doğal güç olan Rusya’nın Ukrayna’ya bir senedir bomba yağdırarak yapamadığını, deprem Türkiye’de bir gecede yaptı. Üstelik çok daha geniş bir coğrafyada.
Dolayısıyla Türkiye depremin etkisiyle çok ciddi bir atılım yaşayacak. Bu atılımın artısı en azından, kayıpların eksisiyle nötrlenir hale gelene kadar devam edecek. Netice olarak kısa vadede Türkiye’nin iç talebi kuvvetli ve kuvvetli olmaya devam edecek.
Bence Türkiye böyle krizlerden güçlenerek çıkmayı başaran bir iç dinamiğe sahip. En zor şartlara adapte olabilen hatta güçlenerek atlatan bir yapısı var. Ne dersiniz?
Sırrı Kardeş : Tabi ki.. Biz güçlü bir ülkeyiz. Nihayet tüm zorlukları aşabileceğimizden eminim. İkinci ve üçüncü aşamaya baktığımızda yine coğrafi-politik sebepleri dikkate alırsak, Türkiye’nin önümüzdeki 5 ve 10 senesi gerçekten açık ve fırsatlarla dolu görünüyor. Bu fırsatları iyi değerlendirmek zorundayız. Özellikle genç neslin bu fırsatları, birlik beraberlik içerisinde en iyi şekilde değerlendirmesi gerekir.
Elbette kısa vadede zorluklar olacak ama bu zorluklar bir çeşit faz kayması gibi eninde sonunda bir regülasyona gelecek ve bunu kompanse edip tekrardan yolumuza devam edeceğiz.
Bugün geçmişten gelen tecrübenizle, sektöre bir tavsiye verecek olsanız, ülkemize değer kazandırma hedefinde olan genç girişimcilere neler söylersiniz?
Sırrı Kardeş : Bu soru için teşekkür ederim. Bugün Türkiye’nin başarılı iş adamlarından biri olan Hamdi Akın, gayrimenkul alırken 3 şeye dikkat edin der; “lokasyon, lokasyon, lokasyon”. Benim bugün genç girişimcilere söyleyeceğim 3 şey ise; “üretim, üretim, üretim”.
Bizim neslimizdeki gibi fiziksel olmak zorunda da değil. Benim oğlum makine mühendisi olarak mezun olmak üzere ama şimdiden yapay zeka üzerine çalışarak ek lisansını aldı. Yine yüksek lisansını yapay zeka üzerine yapıyor. Bizim anlamaya çalıştığımız ama henüz layıkıyla anlayamadığımız binlerce satır kodlar onların yeni normalini belirliyor.
Yine ortaya çıkan bir ürün var, bu da bir üretimdir. Hayatımıza çok şey katacak, üretimi de hızlandıracak ürünler olacak. Mesela elektrik şarj istasyonları hayatımızın içinde ufak ufak yer almaya başladı. Yapay zekanın getireceği atılımlar olacak. Bunlar gençlerin mutlaka yönelmesi gereken ürünler.
90’lı yıllarda biz, özellikle Phoenix sayesinde ciddi bir fabrika otomasyonu ile atılım yaşadık. Bütün ülke sanayicisinin benzer tecrübeleri mutlaka olmuştur. Her şey değişecek ve gelişecek. Yapay zeka sahibi teknik ürünler, yayılan elektrikli arabalar hatta belki elektrikli arabaları bile hızlı geçip hidrojen kaynaklı araçlar gelecek.
2000’li yıllarda ciddi bir küreselleşme yaşadık. Bugünse küreselleşmenin yine bölgeselleşmeye döndüğü bir süreçteyiz. Bu devinime geç kalmamak için tüm bu fırsatlar iyi araştırılmalı.
Serhan Bey 2023 Kardeş Elektrik’in 60. yılı.. Uzun bir yolun önemli duraklarından.. Şahsınızda bu başarıyı sağlayan tüm ekibinizi tebrik ediyoruz. 60.yılda paydaşlarınızı bekleyen sürprizler veya yenilikler olacak mı?
Serhan Akyazan: 2023 60. yılımız olması sebebiyle bizim için özel bir sene. Firmamız Aralık ayında kurulmuştu. Kardeş Elektrik olarak tabi ki sürprizlerimiz olacak. TEGEV üyesi bir firmayız ve Kırşehir’de Sırrı Kardeş ismiyle bir ilköğretim okulumuz var. Bu yılın anısına, sosyal sorumluluk projesi kapsamında okulumuza desteğimizi arttırarak eğitime katkı sunacağız.
Bunun dışında üniversitelerle çeşitli iş birliklerimiz olacak. İnşallah bundan sonra da laboratuvar ve benzeri iş birlikleriyle gençlerimize destek vermeye devam edeceğiz.
Samimi yanıtlarınız ve davetiniz için tekrar teşekkür ediyor, başarılarınızın devamını diliyorum.
Sırrı Kardeş : Firmamıza bu fırsatı sunduğunuz ve vakit ayırdığınız için biz size teşekkür ediyoruz.