Sektörüm Dergisi ekonomi yazarı Hikmet Baydar, Merkez Bankası’nın faiz kararını açıklamasından önce ekonomide kritik bir hafta olan 17 Ekim 2022 tarihinde, CNN Türk kanalında Göksu Öngören Özgür’ün spikerliğinde yayınlanan “Gündem” programının konuğu oldu. Göksu Öngören Özgür’ün sorularını yanıtlayan Hikmet Baydar, açıklanacak olan faiz kararının olası sonuçlarına ve ekonominin gündemine değindi.
ÖZGÜR: Türkiye Merkez Bankası nasıl bir karar verecek? Beklentiler ne yönde Sayın Baydar? Sizin beklentiniz arttırılacağı, düşürüleceği ya da sabitleneceği yönünde mi?
BAYDAR: Bu kritik toplantıda Merkez Bankası’nın faiz indirim kararı vermesi pek sürpriz olmaz. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı da indirimler devam edecek şeklinde bir açıklamada bulunmuştu. Fakat bu arada Türkiye ile ilgili IMF’den çok ilginç bir açıklama geldi. Enflasyonun düşmesi için daha sıkı para politikasının uygulanmasından bahsetti. Avrupa Dairesi’nin rektörü Kamer’den geldi açıklama.
Açıkçası Merkez Bankası faiz kararı açıklanmasının hemen öncesinde bu açıklamanın gelmesi Merkez Bankası’nın yönlendirmeye çalıştıklarını düşündürdü bana. Dolayısıyla IMF’nin “Merkez Bankası daha sıkı para politikası uygulaması gerekiyor.” demesi “Faizleri düşürme hatta arttır.” demek.
Dolayısıyla Merkez Bankası bu yönlendirmeden ne kadar etkilenecek hep birlikte izleyeceğiz. Fakat benim kanaatim bir puan daha indirebileceği yönünde çünkü Merkez Bankası’nın faiz indirimi ile beraber ki daha önceki faiz indirimi de piyasa beklentilerinde değildi ancak bu faiz indirimini yaptıktan sonra dövizde herhangi bir yukarıya doğru agresif hareket görmedik.
Bu ne anlama geliyor Sayın Baydar? Çünkü FED’den gelecek karar doğrultusunda aslında herkes sizin de söylediğiniz gibi piyasalara kilitlendi. Dolarda veya euroda bir artış olur mu beklentisine girdi. Türkiye piyasaları özelinde değerlendirirsek bu ne anlama geliyor?
Aslında dolardaki hareketlenmeler Türkiye’de ekonomik sebeplerden çok spekülasyonlara bağlı. Çünkü bir anda, çok kısa bir sürede gelişen büyük hareketleri ekonomik sebeplerle açıklamamız mümkün değil. Dünya’nın her yerinde bu tür hareketler oluyor aslında.
Örneğin geçtiğimiz günlerde maliye bakanı bir açıklama yaptı, bildiğiniz üzere pound tarihte ilk kez bu kadar dibi gördü. Pound bir anda, hızlı bir şekilde değer kaybetti. Japon Yen’inde de aynı hareket oldu. 3.9 milyar yen müdahale edilmek zorunda kalındı piyasaya.
Sonuç olarak spekülasyon son zamanlarda hemen hemen bütün para birimlerinin baş belası haline geldi. Türk Lirası da spekülasyondan yeteri kadar zarar gördü. Ancak son zamanlarda borsa önemli bir gösterge, bunun da altını çizmek lazım. Çünkü borsadaki yabancı payının düşüklüğü, Türkiye’deki yabancı payının da önemli bir sinyali. Spekülatif amaçlı paradan bahsediyorum. O yüzden de burada spekülatif amaçlı para azaldıkça kurlarda da ekonomide de daralmalar daha da azalıyor, daha stabil bir görüntü veriyor. Şu an Türkiye’nin istediği para sıcak para değil.
Türkiye sıcak paraya kucak açmıyor bu yüzden de mümkün olduğunca doğrudan sermaye yatırımını istiyor. Üretimi doğrudan destekleyen yatırımlar istiyor Türkiye. O yüzden de kurlardaki hareketlilik eskiden olduğu gibi çok büyük oranlarda olmuyor.
Sayın Baydar dolar bu noktada mı seyredecek Türkiye’de? Çünkü Dünya piyasasında güçlenen bir dolardan da bahsediyoruz aynı zamanda.
Zaten ilginç olan bu. Dünya’da dolar 114’lere kadar yükseldi ama Türkiye’de 18’lerin üzerinde çok büyük bir hareket gösteremedi. Bunun sebebi de aslında doların son zamanlarda çok ciddi bir yükselişi zaten göstermiş olması.
Yurt dışında dolar bazında baktığımız zaman diğer paralara göre değer kaybı yine de Türk Lirası’nın çok yüksek olduğunu görüyoruz. Bu arada biz dövize daha çok sepet bazında bakmamız lazım. Yani dövize karşı Türk Lirası ne yapıyor ona bakmamız lazım.
Çünkü dolar son zamanlarda yurt dışında çok ciddi bir ivme kazanırken, Türk Lirası’nda nispeten daha yatay bir eğilim içerisinde kaldı Merkez Bankası faiz indirimine rağmen. Demek ki artık dövizdeki hareketlilik Merkez Bankası faizine çok fazla duyarlılık gösteremiyor.
Açıklamalarınızdan yola çıkarak Türkiye’de şu an dolar fiyatlaması üst sınırda diyebilir miyiz?
Aslında bu beklenmeyen bir fiyat seviyesiydi çünkü ekonomik gerekçelerle olmadı bu fiyat hareketleri. O yüzden şu an sanayici iş adamları da aslında kurun bu seviyesinden tedirgin. Çünkü dövizin aniden aşağıya doğru hareket etme ihtimali de var.
Türkiye’nin dış ticaret açığı baktığınız zaman neredeyse %91, %92’leri karşılıyor. Şu anda dış ticaret dengesinde enerji açığı olmasa, altın alımı olmasa Türkiye’nin cari açıkta pek paraya ihtiyacı olmayacak. Başa baş gidiyoruz. O yüzden de bu döviz ihtiyacının azaldığı anlamına geliyor.
Yurt dışı borçlanmasına bakıyorum, Türkiye dış borçlanma da çok da agresif davranmıyor. Yurt dışından çok fazla yüksek faizli borç isteği olmadığını ifade ediyor. Geçenlerde bir sukuk ihracatı yaptı, o da çok uygun bir orandaydı. Dolayısıyla şu anki Merkez Bankası faiz indirimlerinin kur üzerinde agresif bir baskı oluşturacağını pek düşünmüyorum.
Peki o zaman faiz tek haneye düşecek mi?
Yıl sonuna kadar düşebilir aslında. Tek hane derken, 9.75 de tek hane onu da belirtmek isterim. Tek haneye çok uzak değiliz aslında1.25 puan, 2.25 puan indirim yapıldığı takdirde yıl sonuna kadar tek haneye ulaşmış oluyor.
2022’nin sonu değil mi?
Evet tabi, bu yılın sonu. Ki önümüzde de bir seçim dönemi var. Merkez Bankası faiz indirimlerinin belki de “Kur Korumalı Mevduat Hesabı” ile alınan köpüğü de dikkate alırsak kurlar üzerinde çok büyük bir baskı oluşturmadığını görüyorum.
Aksine şuna da değinmemiz lazım bence; özellikle ikinci el konut satışlarında ve ilk el konut satışlarında ciddi şekilde kredi kullanımı azalması nedeniyle çünkü biliyorsunuz krediler üretime endeksleniyor şu an konut satışlarında bir azalma var.
Bu da büyük ihtimalle konut fiyatlamalarında aşağı ya da yukarı doğru bir baskı oluşturabilir. Bunu da şimdiden izleyicilerimiz ile paylaşmış olalım. Bu, önümüzdeki dönemde enflasyon açısından da aşağı yönde baskılamanın da ilk sinyalleri olabilir.
Lakin enflasyonun düşeceği anlamına henüz gelmiyor. Karşılıklar Kararnamesi’ne bağlı olarak uzun vadeli kredilendirmenin zora girmesi nedeniyle konut kredileri kullanımında sorun olduğunu görüyorum. Bu da konut fiyatlarında aşağı yönde bir baskılanmaya yol açabilir diye düşünüyorum.