Vergi Usul Kanunu’nun 229’uncu maddesine göre faturanın tarifi şu şekilde yapılmaktadır: Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.
Peki hukuki uyuşmazlıklarda tek başına bir fatura hukuki iddiaları ispat için yeterli midir? Bu soru yanıtlanmaya çalışılırken Yargıtay kararları başta olmak üzere, faturanın düzenlenme biçimi ve nedeni de tartışılacaktır.
Fatura, Vergi Usul Kanunu’nda yapılan tanımlama ve ilgili diğer mevzuat uyarınca aslında başlangıçta sadece bir araç olarak kabul edilmiştir.
Fatura temelinde; taraflar arasındaki akdin ifasına yönelik olarak kullanılabilecek bir belge niteliğine haizdir.
Taraflar arasındaki akitten bahsederken ise sadece yazılı bir sözleşmeden değil; tarafların karşılıklı edimlerine ve yükümlülüklerine dayalı bir ticari anlaşmanın varlığı yeterli olacaktır.
Sözleşmenin sözlü olarak yapılması veya tarafların karşılıklı e-posta görüşmeleri ile bu akdi ilişkiyi kurmuş olmaları mümkündür.
Fatura Taraflar Arasındaki Sözleşmenin Varlığını İspat İçin Yeterli Değildir
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 23.12.2013 Tarihli bir kararında “…Davacı, davalının otelinde düğün yaptığını, verdiği bu hizmet karşılığı kestiği fatura bedelini ödemediğini, alacağının tahsili için başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali istemi ile eldeki davayı açmıştır.
Davalı borcunun 9.000,00 TL olduğunu kabul etmiş, mahkemece bilirkişiden rapor alınmıştır. (…) Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığına göre davacı hizmet bedelinin 10.650,00 tl olduğunu ispatlamak zorundadır.
Davalı, 9.000,00 TL dışındaki miktarı kabul etmediğine göre mahkemece ispat yükünün davacıda olduğu göz ardı edilerek fatura bedelinin hizmet bedeli olduğunu kabul edip hüküm kurulamaz.” şeklinde hüküm kurmuştur.
Görüleceği üzere bu uyuşmazlıkta, öncelikli olarak incelenen husus, taraflar arasında bir sözleşmenin var olup olmadığıdır. Yani ticari bir ilişkide sadece karşı tarafa fatura kesilmesine güvenilerek uyuşmazlığın çözümü yoluna gitmek her zaman mümkün olmayacaktır.
Faturanın Ispat Aracı Olarak Kullanılabilmesi
- Taraflar Arasındaki Borç İlişkisi: Yukarıdaki başlıkta faturanın taraflar arasındaki sözleşmenin varlığı için tek başına yeterli bir delil olarak değerlendirilemeyeceğinden bahsettik.
Bu durumda faturanın delil vasfına ulaşabilmesi için öncelikli olarak incelememiz gereken husus taraflar arasında bir ticari ilişkinin olup olmadığıdır.
Bu yönde, taraflar arasında ticari bir ilişki olduğunun veya bir borç ilişkisinin hukuka uygun bir şekilde doğduğunun ispatını ise faturayı tanzim eden tarafın yapması gerekmektedir.
- Faturanın Usule Uygun Düzenlenmiş Olması: Ticari ilişkinin ispat edilmesinden sonraki aşama ise faturanın şekil şartlarına uygun olarak düzenlenmiş olup olmadığının tespitidir.
VUK md. 230 hükmüne göre faturada bulunması gereken zorunlu bilgiler şu şekildedir:
- Faturanın düzenlenme tarihi seri ve sıra numarası,
- Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası,
- Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası,
- Malın veya işin nev’i, miktarı, fiyatı ve tutarı,
- Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası.
- Muhatabın Faturayı Teslim Almış Olması: Taraflar arasındaki borç ilişkisinin ispat edilmiş olması, faturanın usulüne uygun düzenlenmiş olması şartlarının sağlanmasından sonra; faturayı bir delil olarak kullanabilmek, daha doğrusu Türk Ticaret Kanunu’nun 21’inci madde Hükmü olan “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” ‘a dayanabilmek ve muhatabın fatura içeriğini kabul ettiğini ispatlayabilmek için faturanın muhatap tarafından alınmış olması da bir diğer şart olarak karşımıza çıkmaktadır.
Burada faturanın muhataba teslim edildiğini ispat yükü yine fatura düzenleyenin üzerindedir. Muhatap tarafından alınmış faturaya itiraz edilmemiş olması durumunda fatura ve içeriği teslim alınan tarafından kabul edilmiş sayılacaktır.
Sonuç olarak ispat edilebilir bir borç ilişkisine istinaden usulüne uygun düzenlenen ve muhataba gönderilen; muhatap tarafından sekiz günlük sürede itiraz edilmeyen bir fatura delil olarak uyuşmazlıklarda kullanılabilecek olup bu aşamadan sonra aksi yöndeki iddiaları ispat ancak muhatap tarafından yazılı deliller ile ispat edilmek zorunda kalacaktır.
Uyuşmazlıklarda faturanın içerdiği bedel, sözleşmenin ifa edilip edilmediği ve somut uyuşmazlıklara göre ayrıca değerlendirme yapılması da gerekmektedir.
Görüşmek dileğiyle…