Ekonomi Bakanlığımız ( Ticaret Bakanlığı) 17 Temmuz 2017 tarihli yayımladığı bir genelge ile, ülkemize Çin’den ithal edilen tüm ürün gruplarının TSE denetimine tabi tutulması talimatı verdi.
Geç kalınmış ve fakat çok yerinde bir karardı ve o gün olduğu gibi, bugünde destekliyorum.Bu kararının alınmasındaki temel sebep; Çin hükümetinin tutumundan kaynaklanmaktaydı.
Bakanlığımız, Çin hükümetinin ilgili birimlerine, Çince dahil yazılar ve davetler ile, iki ülke arasın- daki ticaretimizin dökümantasyon, belgeleleme kısmı başta olmak üzere, ithalat konularımızı etraflıca masaya yatırma talepleriyle gitti.
Ancak her seferinde bu görüşme taleplerimize, olumlu dönüş alamadık. Bizim ana sorunumuz; Çin resmi kurumları, her hangi ürüne dair kalite belgelerini,standart süreler dışında, çok çok erken bir ıslak imzalı belge verebilmeleriydi. Bu belgelerde eksikler gözleniyordu. Hatalar tespit ediliyordu.
Çin hükümetinin, kendileri ile yaptığımız ithalatı pervasızca yönetiyormuş gibi bir resim vardı ortada.
Burada İthalatımız ile ilgili bir iki data paylaşmak isterim;
Ancak 2016-2017 de ithalatta 1 numara olan Çin’i, 2018 de Rusya geçti .
Ticaret Bakanlığı verilerine göre, ülkemizde 2018 yılı içerisinde gerçekleşen toplam ithalat
223.082 milyon (223 milyar) dolar olarak gerçekleşmiş. 2017 yılı ithalat rakamı toplam 233.803 milyon dolar olarak gerçekleşmişken, 2018 yılı ithalatımız da %4,59 azalma olmuştur.
2018 yılında gerçekleştirilen toplam dış ticaret hacmimizin 391.169 milyon dolar olduğunu düşünecek olursak, bu rakamın %57’sini ithalat giderlerimizin oluşturduğunu hesaplayabiliriz.
2018 yılında, en çok ithalat yaptığımız ülkeler şu şekilde sıralandı:
- Rusya Federasyonu: 014 milyon $
- Almanya: 407 milyon $
- Çin: 719 milyon $
- ABD: 12.450 milyon $
- İtalya: 155 milyon $
Çin ile yaptığımız bu yüksek ithalat rakamlarını görünce ve masaya oturmak istemeyen bir Çin hükümetini düşününce, aklımda, istemeden de olsa şöyle bir resim oluşuyor; sanki her üretim atölyesinde, elinde onay kaşesi olan Çin devlet memurları, beyan ne olursa olsun , uzatılan her evrağa kaşeyi basıp geçiyorlarmış gibi bir durum söz konusu ki; bu durum bence hala değişmedi.
Değişen TSE denetimleri sonucunda, ülkemize girişlerde oldu.
Artık Çin hükümetinin, tabiri caizse yalan yanlış belgelerine itibar etmeyen bir Türk hükümeti var. Bu tür ürünleri almıyoruz. Bu genelge sonrası, daha ilk 45 günde dahi; ülkeye ayıplı ürün girişinde ciddi iyileşmeler kaydedildi.
Gümrükte şüpheli bir durum tespit edildiğinde, TSE ve Ticaret Bakanlığı ürün ile ilgili test rapor- larının doğrulunu kontrol ediyor. Ki son zamanlarda pek çok raporun yanıltıcı olduğu tespit edildi ve bu raporu ibraz edenlere idari yaptırım uygulandı.
Genel anlamda teste tabi tutulan tüm ürünlerden yaklaşık %15’i testi geçemedi.
Aydınlatma ürünleri bazında ele alındığında ise, teste giren ürünlerin yarıya yakını testte kaldı. Testte başarısız olan ürünlerin ithalatına izin verilmedi.
Güvensiz olduğu tespit edilen ürünlerin daha önce piyasaya sürülmüş olabileceği düşünce- siylede, Bakanlık, bu ürünlerin listesini yetkili piyasa gözetim ve denetim kuruluşlarına iletti.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Dijital Bakanlık Sayfasında, uygunsuz ve yanıltıcı bilgi içerdiğini düşündüğünüz ürünü ihbar edebiliyorsunuz. Aynı bakanlığın Ürün Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğü sayfasının altında;” TOPLATMA KARARLARI” linkinde, hangi firma ve ürünler ile ilgili toplatma kararı alındığını görebiliyorsunuz.
Sonuçta, devletimize, ticaretimize ve insanımıza zarar veren, yanıltan, işin etiği ve doğrusu ile haraket etmeyenler elenmek zorundadır, elenmelidir.
Bazı ithalatçılar uygulamanın kısa süre sonra kalkacağını düşünerek ürünlerini gümrükte beklettiği öğrenildi. Ancak, bakanlık kalitesiz ve güvensiz ürünleri yurda sokmamakta ısrarcı. Bu duruş devam etmeli, ediyor.
Burada, Ticaret Bakanlığı, Ürün Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğü ve TSE teşekkürü hak ediyor.
CE işareti aslında ilgili testlerin yapıldığını ve ürünün güvenli olduğunu gösteriyordu ancak, özellikle Çin’den gelen ürünlerin bir kısmında, test raporlarında bazı eksiklikler olduğu hatta güvenliği tehlikeye atacak bazı hataların bulunduğu belirtildi. Detaya inince resim dahada net- leşiyor;
Kısa adı TAREKS olan Dış Ticarette Risk Esaslı Kontrol Sistemi üzerinden elektronik ortamda ve risk esaslı yapılan denetimler kapsamında; 2018 yılında 5, 5 Milyar civarında ürün için 2 Mil- yona yakın denetim başvurusu yapıldı.
Bu başvurulardan 1,6 Milyar ürünü içeren 300.000 ‘in üzerinde başvuru risk analizi sonucu denetime yönlendirilmiş; denetimler sonucunda uygunsuz bulunan 18 Milyon’un üzerinde ürünün ithaline izin verilmemiş oldu.
2018 Rakamları ürperici olan uygunsuz bulunan belli başlı ürünler şu şekildedir:
- 3,6 Milyon oyuncak
- 3,4 Milyon ampul
- 2,3 Milyon iş eldiveni
- 1,2 Milyon şırınga,
- 1 Milyon 350 Bin adaptör/güç kaynağı/şarj ci- hazı
- 800 Bin duy, (779 Bin)
- 360 Bin aydınlatma cihazı (armatür, led, avize, abajür…)
- 350 Bin serum seti (356 bin)
- 230 bin çift ayakkabı
- 200 Bin fiş ve priz, (193 Bin)
Bakanlık Yetkilileri, Aydınlatma Ürünleri pazarının bu kadar sorunlu olacağını hiç tahmin etme-diklerini söylüyorlar. Kontroller sonucunda görüldü ki, aydınlatma sektörü ithalatı, en sorunlu sektörler arasında yer aldı.
Hal böyle olunca, bu sektörün bir paydaşı olarak, üzülmemek elde değil.
Ancak sonuç olarak süreçlerin iyileşmesi; Ticaret Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TSE gibi değerli kurumlarımızın bu sağlam ve dik duruşları, başta ülkemiz son tüketicileri olmak üzere hepimizin faydasınadır.
Ayıplı ürünü kendi ülkesine sokmaya teşebbüs ederek; devletinde vergi, vatandaşından haksız kazanç elde etmek isteyenlerin, bütün bunları yaparken birde yerli ve milli söylemlerinin ar- kasına sığınmasıda başka bir ironi.
Dürüst olan, her zaman kazanır. Yanlış yapan, bir ara kazandığını sanır.
Sektörümüzü yukarı taşımak, hak ettiği yere ulaşmasını sağlamak hepimizin sorumluluğun- dadır.
Bir dahaki sayıda görüşmek dileğiyle,