Arsel’in Rakibi Yok, Herkesle Dost ve Ticaret Yapmaya Açığız..
Nurşah SUNAY: Sebahattin bey Arsel Elektronik neler yapar, sizden dinleyebilir miyiz?
Sebahattin AYDOĞMUŞ: Elbette.. Arsel Elektronik 2004 yılında kuruldu. Yaklaşık 17 yıl önce sektöre girdiğimizde yangın ve güvenlik sistemleri üretimi ile başlamıştık. Süreç içerisinde üretim alanımız, elektronik korunum sistemleri sektör kategorisindeki Acil Aydınlatma ve Yönlendirme Armatürleri imalatında ihtisaslaştı.
Avrupa yakasındaki merkez binanızı, bugün bizi misafir ettiğiniz Beykoz’a taşıdınız. Öncelikle hayırlı olsun diyoruz. Bize biraz bu süreçten bahseder misiniz?
Yerimiz artık bize yeterli gelmiyordu ve şartlar bizi bu karara itmeye başlamıştı. Hem kapasite olarak hem metraj olarak bu fikri bir süredir değerlendiriyorduk. Bir süredir yeni bir yer arayışımız vardı.
Merkezi bir yer olması bizim için birkaç açıdan çok önemliydi. Çalışanlarımızın seyahat konforu, kargo ve nakliye şirketleri, ürün sevkiyatları. Bu ihtiyaç ve arayışımız bizi Beykoz Kavacık bölgesine getirdi. Burada 1.000 m2 bir alanda hizmet veriyoruz.
Üretim tesisi, merkez ofislerimiz, Ar-Ge departmanımız, tamamı tek çatı altında toplandı. Buranın dışında bir de Ankara ofisimiz var.
Bundan sonraki dönemin çok daha iyi olacağını düşünüyoruz. Daha iyi bir performans çıkaracağımıza inanarak ürün gamına artılar katmayı planlıyoruz.
Aslında bu içinde yatırım da barındıran ciddi bir karar. Ve bu önemli kararı pandeminin ortasında aldınız. Çoğu sanayicimiz için riskli görülebilecek bu hamlenizde endişeleriniz oldu mu?
Açıkçası hiç endişemiz olmadı. Bir şeyler yapabilmek için bazen riskler almak gerekiyor. Pandeminin sürmesi ve tüm sektörlerin olumsuz etkilenmesi tabi ki bizim de beklentilerimizi bir miktar düşürdü. Buna rağmen Arsel olarak hiç de fena gitmiyoruz.
Bütün ekibinizin sizinle yine burada olması ayrıca güzel bir nüans..
Personelimiz yıllardır bizimle beraber devam eden arkadaşlarımız. Arsel ekibinde çok fazla değişim görmezsiniz. Aynı arkadaşlarla uzun zamandır devam ediyoruz. Taşındığımızda, onlar da bizi yalnız bırakmadılar. Her 4 kişiye bir araç vererek Avrupa yakasından buraya her gün gelip gidebilmelerini sağladık. Burada herkes hayatından memnun.
Biraz da pazarlama faaliyetlerinize değinelim..
Pazarlama tarafında Arsel, sadece kendi ürettiği ürünleri pazarlıyor veya satışını yapıyor. Çok kıramadığımız taleplerin olduğu bazı özel projelerde, örneğin; ampul gibi ya da online satışı bulunan ürünlerde çok küçük satışlar olmuş olabilir ama bu da çok çok azdır.
Belki yok desek daha yerinde olur. Onun dışında biz Arsel olarak çizgimizin çok dışına çıkmadık yani hep bildiğimiz işi yaptık. Ürünlerimizin tüm tasarımları da bize ait. Arsel olarak bugüne kadar, kendimize has bir çizgi belirledik. ve hep aynı şekilde devam etmeye özen gösterdik.
Bildiğim kadarıyla proje ağırlıklı çalışıyorsunuz..
Doğrudur, ağırlıklı proje işlerimiz var. Onun dışında yaklaşık 250’si aylık düzenli malzeme çeken olmak üzere toplam 800 bayi satışımız bulunuyor.
Bazen de son kullanıcılar başvuru yapıyorlar. Şu anda satış bölümünde aktif sahada olan 5 arkadaşımız var. Herkesin kendi portföyünün sorumluluğunu taşıyor. Bunun dışında sistemi takip ettiğimiz bazı programlar kullanıyoruz. Hangi bayi ne kadar alır, ne alır, ne almaz, hangi mağaza veya banka zinciri ne yapar, tüm bilgileri işliyoruz.
Acil çıkış ve yönlendirme armatürlerinde uyulması gereken kurallar, yasal prosedürler var. Sonuçta bu bir güvenlik ürünü ve ürün kalitesine çok dikkat edilmeli. Belki de yalnızca bir kez ihtiyaç olacak.
Böyle bir tehlike anı yaşandığında ürünlerin çalışmamasının korkunç sonuçları olabilir. Bu yüzden seçiminde dikkat edilmesi gereken bir ürün.
Bunu son kullanıcıya anlatırken zorlanıyor musunuz?
Dediğiniz gibi; deprem, yangın ve benzeri bir durumun yaratacağı riske karşı, acil çıkış ürünlerinin çalışır durumda ve sürekli aktif olması lazım.
Eski yıllarda insanlara bunu izah etmek çok daha zordu. 2008 yılında çıkan yasa ile beraber, bu ürünler zorunlu hale getirildi. 2008 ‘den bu yana daha bir bilinçlenme oluştu. Özellikle son 6-7 yıldır projelerde önemli başlıklardan biri haline geldi.
Satın alma yaparken fiyatın çok önemli olduğu söylenir ama biz öyle olduğuna inanmıyoruz. Üründe fiyat ve kalite performansının eşitliğini savunuyoruz.
Bizim müşterilerimiz için de öncelik hiçbir zaman fiyat olmuyor. Biz de, müşterilerimiz de, bu işe; kaliteyi ilk kriter yapan anlayışıyla bakıyoruz.
Zaten Arsel üretirken de her birini kendi kullanacakmış gibi hazırlar. İnanmadığımız, güvenle savunmadığımız hiçbir işi yapmadık, yapmıyoruz.
Yok, ben ucuz alacağım diyorsa, zaten Arsel ürünlerinin çok çok altında bulabilecekleri piyasa ürünleri ve hatta daha altı da var.
Bu ürün grubundaki ucuzluğun, belki de çok ağır sonuçlar doğurabilecek, maddi ve manevi negatif maliyetleri var öyle değil mi? Burada son kullanıcıyı bilinçlendirmek için onlara önerebileceğiniz neler var? Ürün seçerken “şunlara mutlaka dikkat edin” diyeceğiniz tavsiyeleriniz var mı?
Dikkat edilecek en önemli şey kullanılan malzeme bileşenlerinin dökümünün istenmesi. Hangi malzeme kullanıldı, ne marka, alüminyum eloksallı mı, presli polikarbon mu, ürünün belgeleri tam mı gibi soruları sormalarını öneriyorum. Satıcıdan ürünün materyal parçaları ile ilgili talepte bulunabilirler.
Öyleyse bu listeyi paylaşamayan satıcıların ürünlerinden uzak durun diyebilir miyiz?
Kesinlikle.. Burada insan hayatı var. Çalışmaması durumunda çok kötü sonuçları olacaktır. Bazen bize; “Bizde bu ürünlerden var ama buraya gelip binamızı görmenizi istiyoruz. Doğru ürünleri mi kullanıyor, uyarılarınız olur mu veya ürünlerimiz çalışmıyor ne önerirsiniz?” talepleriyle geliyorlar.
Sonrasında, ürünleri yerinde incelediğimizde gördüğümüz manzara genellikle, Uzak Doğu’dan getirilen çok ucuz ve kalitesiz ürünler oluyor.
Prensipte Uzakdoğu’ya karşı değilim ama maalesef; bizim alanımızda gelen ürünler hep kalitesizleri oluyor ve ürünlerin bir süre sonra çalışmadığı görülüyor. Ardından, bunu yaşayan kişi ve kurumlar sorunsuz çalışan ürün için doğru firmaya ulaşmaya çabalıyorlar. Biz de, o doğru firmalardan biri olduğumuzu düşünüyoruz.
Ayrıca Arsel olarak yedek parça garantisi ve desteği sağlıyor oluşumuz da bizi tercih sebebi kılıyor. Ucuz bir ürünü her sene değiştirmek zorunda iken bizim ürünlerimizi 10 yıla kadar kullanıyor.
Tabi her işletmenin bir ticari yapısı vardır. Gözettiği dengeler olmasa ayakta duramaz ama bu alan risk alınabilecek bir kategori değildir. Ürünü satın alanlar salt fiyata endekslenip, neyi, nasıl alacağını iyi analiz etmeden, gidip bir reklamcıdan veya her işi yapan herhangi bir firmadan almamalılar. Bir A4 kağıdı, kalem ya da silgi almıyorsunuz. Güvenliğinizi satın alıyorsunuz.
Satış yapanların da elbette tüketiciyi doğru yönlendirmesi lazım. Biz size bu ürünleri sunuyoruz ama şu yerlidir, bunun kalitesi budur gibi..
Doğru bir şekilde sunarsa satınalmacı daha doğru karar verecektir. İki taraf için de söylüyorum.
Standartlara uygunlukta birçok kriter var. Örneğin; acil çıkış yönlendirme armatürlerinde, zemindeki yeşil rengin, beyazın birer RAL kodu var. Aynı zamanda yönetmelikte belirlenmiş ölçüye uygun olmalı.
Çok önemli bir noktaya geldik. Şöyle bir senaryo çizsek; yangın ve benzeri durumda ürünler çalışmasa ve maddi ya da manevi bir kayıp yaşansa burada yasal bir sorumluluk da var öyle değil mi?
Kesinlikle. Benzer bir durumda üst normdan tutun da onun bir altına kadar, herkesin sorumluluğu var.
Böyle bir durumda tabi ki onlar da zor durumda kalacaklardır. Çünkü dediğimiz gibi insan hayatı önceliklidir.
Sizden Avrupa menşeili ürünler ile Arsel ürünleri arasında bir kıyaslama istesem, aynı kalite seviyelerinde üretim yaptığınızı söyleyebilir misiniz?
Tabi ki.. 32 yıldır bu sektörün içerisindeyim ve Arsel 17 yıldır üretim yapıyor. Bildiğiniz gibi AGİD’de bir yapılanmamız var ve ben de denetim tarafında üyeyim. Hem Arsel hem de buradaki aynı işi yapan arkadaşlarımız adına rahatlıkla söyleyebilirim ki; Avrupa normlarında üretim kabiliyetine sahibiz.
Burada vurgulamak isterim ki; Türkiye’de rakip olarak tanımladığımız bir firma yok. Ama bunu yüksek kalite üretim yapan, derneğe kayıtlı 4-5 firma için söylüyorum ve hepsini başarılı buluyorum.
Avrupa tarafında tabi ki örnek aldığımız firmalar oldu. Onların ürünlerini çok beğeniyorduk ve bu üretim anlamında hepimizi tetikledi. Türkiye’nin bu akanda Dünya çapında iyi bir seviye yakaladığını söyleyebiliriz.
Peki bundan sonra kısa ve orta vade planlarınızda neler var?
Yeni bir tesise geçerek yaptığımız yatırımımızla beraber kapasite artımı da söz konusu oldu. Bununla beraber Ar-Ge tarafında yeni ürün olarak neler geliştirebiliriz, bunlar da masanın üzerinde.
Pandemiden dolayı hızlı adımlar planlamıyoruz ancak bu yıl içerinde birtakım gelişmeler olacak.
Orta ve uzun vadede, yine konumuzun dışına çıkmadan kapasite artırımına devam etmeyi düşünüyoruz. Yurt dışı pazarlarına biraz daha fazla eğileceğiz. Bunun için AGİD’de bir takım çalışmalar yapıyor.
Son AGİD Toplantısı’nda alınan kararlarla ilgili ne gibi adımlar atıldı?
Aldığımız kararlar doğrultusunda kendi içimizde değerlendirmeler yaptık. Çeşitli planlar, yazışmalar ve konuşmalarımızı sürdürüyoruz. Özellikle yurt dışına açılmanın faydalarını bildiğimiz için, bu alanda AGİD’in yürütttüğü ve öncü olduğu çalışmalar bizi çok sevindiriyor. Kendimizi daha fazla geliştirmek için Avrupa Bölgesi fuarlarına biraz daha ağırlık vermeyi düşünüyoruz.
Umarım başarılarınız artarak devam eder. Eklemek istedikleriniz var mı..
Daha önce ifade ettiğim gibi, biz Arsel olarak kendi çizgimizde devam ediyoruz. Bizim rakibimiz yok. Herkesle dostuz ve ticaret yapmaya açığız. Ülkemiz ve sektörümüz için iyi şeyler yapmaya çalışıyoruz. Sektörüm Dergisi ekibine teşekkür ediyor, tüm sektöre selamlarımı iletiyorum.