Bir maytap, ampulden daha parlak bir ışık verebilir ama onu sokağınızı aydınlatmak için kullanamazsınız. Çünkü yeterince yanmaz. Başarı için; kalıcılık, parlaklıktan daha gereklidir. Richard Lody Jones
IŞIK HAYATTIR
Bilimde Edison & Tesla rekabetinin sonucu kadar merak uyandıran bir başka soru da ampulün icadı sanırım.. Bu önemli buluşta gerçekten sadece Edison’un imzası mı var?
Geçmişe baktığımızda, ampulün dayanılmaz çekim kuvveti bir hayli bilim insanını kendine yöneltmiş fakat tarih önünde Edison, omuz farkıyla öne çımış gibi duruyor.
Ampulün icadı sürecinde, tarihte bilinen 22 bilim insanı ismi mevcuttur.
Herşey; 1650‘de Alman mucit Otto von Guericke’nin (vakum fiziğinin kurucusu) vakum pompasını bulması ile başladı diyebiliriz. Hemen ardından; pil, batarya ve elektrik konusundaki çalışmaların belirli bir seviyeye gelmesi ile ampulün icadına dair çalışmalar başlar.
1800’de Alessandro Volta ilk olarak, basit şekilde parlayan bir tel ile akkor lambalar üzerine çalışır.
Henry Woodward, Mathew Evans, James Bowman Lindsay, Heinrich Göbel, William Edward Sawyer ve Moses Gerrish Farmer tarafından da elektrikli lambalar üzerine çalışmalar yapılmıştır.
Ancak hiçbiri kendi dinamikleri çerçevesinde, tarihte büyük yankı uyandıramamıştır.
Farklı bilim dallarında da yetenekli bu birbirinden değerli bilim insanlarından hepimize ilginç gelebilecek bir kaçı şöyle sıralanıyor :
Genç yaşında her konuda meraklı bilim insanı Davy, binlerce voltaik pilini bir araya getirip, o günün teknolojisi ile çağı aydınlatacak hamleyi gerçekleştirdi.
Aslında elektrikli akkor telle aydınlatma Davy‘nin imzasını taşıyan, ark ışığı ile 1809’dan beri yanıyor diyebiliriz.
İngiliz bilim insanı Humphry Davy‘nin hayatına baktığımızda, kimyager, fizikçi ve mucit özelliklerini görüyoruz.
Ampul ile ilgili ilk çalışmalar 1802 yılında İngiliz Humprey Davy tarafından, platin ince bir şeritten akım geçirilerek ilk enkandesan ışığının elde edilmesi ile başlamıştır.
Maalesef ortaya çıkan ışık pek parlak değildi ve fazla uzun süre yanmayı başaramamıştı. Yine de Davy; ampul icadı çalışmalarını başlatmış olup, on yıllarca diğer bilim insanlarına ilham olmayı başardı.
Yine 1809 yılında Davy, 2.000 adet pile bağlı iki karbon çubuk ile ilk ark lambasını yapmıştır. Kimyager Davy 1799’da, tarihe gülme gazı diye geçen azot proksidini bulandır.
1803 yılında Bristol’dan Londra’ya gelerek Royal Society’ye üye, daha sonra da başkan oldu.
Davy, 1807’de önce erimiş külden elektrik akımını geçirdi ve bu yolla önce potasyum adını verdiği elementi, sonra da sodadan sodyum elementini ayırmayı başardı. 1808’de baryum, stronsiyum ve kalsiyumu buldu.
Davy, aynı zamanda elektrik motorlarının mucidi Micheal Faraday’ın asistanlığını da yapmıştır. Bu pencereden baktığımızda Davy, 1800’lü yılların başlarında elektrikten ilk ışığı elde eden kişidir diyebiliriz.
Consolalions in Travel or the Last Days of a Philosopher (Gezinin Verdiği Avunma veya Bir Filozofun Son Günleri) adlı bir eseri bulunmaktadır.
İngiliz mucit Davy’nin ölümünden sonra “ampulün icadı” için birçok bilim insanı kolları sıvamıştır. Ancak Thomas Alva Edison; toplam 1.093 patent sahibi olup, 425’i aydınlatma alanındaydı. Ve tarihe nasıl geçileceğini daha iyi biliyordu..
İngiliz bilim insanı, vakumlanmış cam bir tüp içine bobin sarımlı bir platin tel (filament) sarıp yerleştirmiş ve üzerinden akım geçirmiştir.
Elde ettiği ışık kaliteli ve verimli olmasına rağmen platinin pahalı olması sebebiyle lambanın kullanılması, ticari açıdan o tarihler için mümkün değildi. Bu çok değerli sonuç tarihin tozlu raflarında kalmıştır. Sonra 1880’li yıllarda, Edison için ilham olmuştur.
İngiliz bilim insanı Swan, genç yaşında fotoğraf levhaları üreten bir firmada çalışırken, fotoğraf levhalarına ilişkin bir çok buluşa imza attı ve ismi giderek ünlendi. Başarılı bir iş adamı olmaya başlayan ve başarıları ile Sir ünvanı alan Swan; elektrik ile çalışan karbon filamanlı ampulü geliştirmesi ile tarih sahnesinde yerini aldı.
Swan, 1848’de kömürleştirilmiş kağıttan icat ettiği ilk filaman ile havası boşaltılmış cam tüpü buluşturdu. Ancak cam tüp içinde havayı boşaltmak için yeterli vakumu sağlayamaması ve uzun ömürlü pillerin olmaması dolayısıyla elde ettiği ışık zayıftı.
Çalışmaları 22 yıl durağan ilerledi. 1870’li yıllarda vakum pompalarının gelişimi ve elektrik üretimi için dinamonun icadı ile çalışmalarına yeniden hız verdi. Swan, 1878’de, karbon filamanlı ampulü, Newcastle Kimya Derneği’nde sergiledi. Bu tarihte bir ilkti..
Edison, Swan’la aynı dönemlerde, deneylerini platin filaman kullanarak sürdürüyordu. Ancak Edison’da kısa sürede karbon filamana geçti ve elektrik direnci yüksek olduğu için daha kullanışlı olan bir ampul geliştirdi.
Edison ile Swan arasında patent konusunda davalar, kavgalar başladı. Nihayetinde iki mucit, 1883’de aralarında anlaşarak Edison-Swan limited şirketini (EDISWAN)kurarak beraber çalışmaya başladılar. Swan 1883’de, flaman yapımı için daha ileri bir yöntem buldu.
Aydınlatmada ampulün ticari olarak insan hayatına dokunuşu Sir Elliot Thomas imzasını taşımaktadır. Bambu flamanlı ampul üretip patentini alan Sir Elliot Thomas, ticari olan ampulü ortaya çıkarmıştır.
Ampul verimliydi ancak bambu filamadan daha verimlisi aynı dönemlerde bir başka bilim insanının (Swan) labatuvarında olgunlaşıyordu.
Bu icat henüz altyapısı hazır olmayan bir dünya için erken ama ilk olması açısından önemliydi. Sir Elliot, patent sahibi olsa da, ticari olarak başarılı sonuçlar elde edemedi.
1840’da Amerika’da doğdu. Gençlik yıllarında, ilk seyyar otomatik makineli tüfeği icat etti. Bu buluşunu lokomotif farı izledi.
1878’de aydınlatma alanında ilk patentini elektrikli lambalarda iyileştirmeler adında aldı. Bu lambasında filament yoktu.
1879’da New York şehrinde zamanın gökdelenlerinden 7 katlı Equitable Building binasının ilk elektrik ışıklarını kurup geliştirir.
Elektrikli lamba geliştiricisi olarak da bilinen Maxim’in, toplamda 300’e yakın patenti oldu. Aydınlatma konusundaki patentleri; akkor, ark lamba tasarımları ve üretim yöntemlerinden oluşuyordu.
Maxim, 20 Temmuz 1880’de elektrikli akkor lambada kullandığı M şekilli filament için ABD’de patent aldı. 1881’de İngiltere’ye göç etti. 1882’de ticari olarak M şekilli filamente sahip lambasını üretmeye başladı.
Maxim; ampulü geliştirerek, New York’ta Building binasına icat ettiği bu elektrik ampullerini takarak, ampulün kendi icadı olduğunu Edison’a göstermeye çalıştı.
Maxim ve Edison arasında patent anlaşmazlıkları aralarında rekabete yol açtı. Tarih, Maxim’in akkor filamentli ampulü ilk bulan kişi olduğunu ispatlasa da, patent kanunlarını iyi bilen Edison ilk patenti üzerine alır. Herhangi bir hak üstünlüğü alamayan Maxim, Edison’a yenik düşer ve Edison üretime geçer.
Tabii tarihe geçen, enkandesan lambanın ve elektriğin gelişimine yüksek katkıda bulunmuş en önde gelen isim Edison’dur.
Görünen odur ki; Edison, ampulü gerçekten icat eden kişi değildi ancak ampulün gelişiminde önemli rol üstelendi. 1879’da yüksek vakum ve karbonize flaman yardımıyla uzun yanan, yüksek verimli ışığı üretti. Ampulün evlere girmesi, pratik hayatta yerini alması konusuna eğildi, ilerleme sağladı.
Edison sadece akkor aydınlatmayı oluşturmadı. Ayrıca akkor ışığını daha güvenli, pratik ve ekonomik hale getiren gerekli elementleri bulunduran elektriksel aydınlatma mekanizmasını da geliştirdi.
Enkandesan ışığının başarısı Edison’un çok kişi tarafından tanınmasını sağladı. Edison dönemine kadar değişik pencerelerden, farklı yaklaşım ve denemeler ile ampul icadına olgunluklar sağlandı, ticarileşti ve başarı sağlandı.
Tabi yine aynı dönemlerde başka bilim insanlarınca çalışmalarda devam ediyordu. Örneğin; cam ampul ilk olarak Matthew Evans ve Henry Woodward tarafından tasarlandı.
Yine aynı dönemde bilim insanları deşarj lambaları üzerinde çalışıyorlardı. Önce cam tüpün içindeki karbondioksitin daha sonra kripton ve argon soy gazlarının kullanımı sayesinde ampulün verimliliği arttırdılar.
İlk akkor lambalarda kullanılan filamanlar çalıştırıldıkça hızla yok olduğu için, en fazla 1 günlük bir çalışma ömrüne sahipti. Cam ampuller vakumlanarak, kararlı gazların da eklenmesi ile performansları artırıldı ve akkor lambaların ömrü 1 yıla çıkarıldı.
1901’de Peter Hewitt, mavimsi beyaz ışık yayan civalı buhar lambasını tanıttı. Sonra sodyum buharı kullanarak daha fazla ışık veren lamba icat edildi. 1906’da Willies Whitney, flamanı yanma ve korlanmadan korumak için metal kaplama ve karbon flaman kullandı.
1910 yılında, William Coolidge, dayanıklı tungsten filamanı icat etti. Akkor lambada ışımayı sağlaması için platin, bambu, karbon denemeleri üzerine, sonra daha dayanıklı olan tungstene geçilmişti.
Floresan lamba kendini, ilk kez 1937 yılında New York Dünya Fuarı’nda gösterdi. 1940’larla birlikte yumuşak akkor ampüller, 1950’lerle birlikte ise halojen lamba bulundu.
Tüm bu süreçler olgunlaştı, tamamlandı ve şimdi, ilk olarak 1907’de icat edilen LED’ler, yani Işık Yayan Diyot’lar günümüzün en popüler ışık kaynakları olarak önümüzdeler. LED teknolojisinin ilerlemesine dair LED ile ilgili tarihçeye başka bir sayıda yer vermeyi planlıyorum.