Teknolojinin çağ atlaması ile birlikte tehlikenin adı da, cismi de değişti. Tehlike artık avuçlarımızın içinde ve 7/24 hayatımızın tam merkezinde yer alıyor. Evet, akıllı telefonlardan bahsediyoruz.
Genç, yaşlı, çocuk demeden; evde, işte, okulda, arkadaşlarımız ve ailemiz ile vakit geçirirken, hatta en olmayacak yerlerde dahi yanımızdan ayırmadığımız ve kabul etmesek de altıncı organımız haline gelen akıllı telefonlarımız.
Peki, kısa vadede her alanda hayatımızı kolaylaştıran bu dost görünümlü minik ve sevimli aletin uzun vadede sağlığımıza verdiği veya vereceği zararları bilseydik, hala gözlerimizi onunla kapatıp onunla açar mıydık?
Öyleyse; kanserden, kısırlığa, miyoptan, kalp hastalığına varan bu zararlara gelin bir de yakından bakalım:
Özet Bölümü
1- Kanser mi? O Kadar da Değil
‘Bir dakika, her şey harika giderken bu da nereden çıktı şimdi?’dediğinizi duyar gibiyim.
Mesajlaşırız, sosyal medyada takılırız, müzik dinler, videolar izleriz, haftalık dizi ve filmlerimize bakar, maçları takip ederiz.
Zaman bu şekilde akıp gider taa ki; görmek istemediğimiz o gerçek bir gün hiç olmadık bir yerde, hiç olmadık bir şekilde karşımıza çıkana dek.
Artık saklanamayan ve gizlenemeyen zararları. Tarihteki bir diğer örneklerinden sigara misali.. Hepimizin bildiği gibi sigara konusunda da söz sahibi yetkililer “ölü sayısı artınca” gerçeği kabullenip herkese gerçeği açıklamak zorunda kalmışlardı. Tabii çok sonraları.
Ünlü beyin cerrahı Dr. Vini Gautam Krurana, bu konu hakkında yaptığı çok sayıda araştırma ve incelemelerinin de verdiği tecrübeye dayanarak, herkesin elinden geldiğince bu cihazla arasına mesafe koyması gerektiğini, aksi taktirde ileriki 10-20 yıl içerisinde bu cihaz sebepli ölümlerde artış görüleceğini ileri sürüyor ve tehlike çanlarının hepimiz için çalmaya başladığını belirtiyor.
Uzman, cihazın sağlığı sigara, hatta asbestten daha fazla zarara uğrattığını ifade ediyor ve daha da ileri giderek şu sözlerle olayın ciddiyetini gözler önüne seriyor: “Bir gün mutlaka bütün dünyada cep telefonlarının üzerine de “sağlığa zararlıdır” ibaresi yazılacaktır
2- Genetiğimiz Bozuluyor
Günümüzde çok hızlı bir artış görülen akıllı telefon kullanımı sonucunda fark etmeden vücudumuzu gereğinden fazla radyasyona maruz bırakıyoruz.
Bu radyasyon emilimi ise, uzun vadede bize genetiğimizde bozulmalar ve bizden sonraki nesiller için kalıcı kalıtsal bozulmalara yol açıyor.
Bahsi geçen, maruz kaldığımız bu radyasyon seviyesi, özel emilim oranı (Specific absorption rate-SAR) olarak ölçülür.
3- Peki, nedir SAR?
SAR, vücuda alınan bu enerjinin ölçümüdür. SAR yükşelişi demek, vücudunuz gereğinden fazla enerji almış ve aşırı ısınmış demektir.
Elbette, piyasada radyasyon emilim oranı bakımından daha düşük seviyeye sahip özelliklerde akıllı telefonlar da mevcuttur.
Eğer almak istediğiniz veya şu an sahip olduğunuz cep telefonlarınızda bu oranın ne kadar olduğunu merak ediyor iseniz, bu bilgileri satın aldığınız yerden veya üretici firmalardan edinebilirsiniz.
Devra Davis’in şu çarpıcı açıklamaları ise, konuyla ilgili gerçekleri açık bir biçimde ortaya koymuştur: “0-2 yaş aralığındaki çocuklara ‘Al babanla konuş, al teyzen sesini duysun’ diyerek telefon uzatmak; ‘Al bir sigara yak’ demekle eşdeğerdir.’
4- Her İki İnsandan Biri Miyop
Evet, doğru duydunuz! Çok değil, bundan sadece 30 yıl sonra her iki insandan biri uzağı göremeyecek.
Uzmanlar, bundan 30 yıl sonra her iki insandan birinin uzak gözlüğüne ihtiyaç duyacağını ve bunun en önemli nedeninin ise, mobil cihazların özellikle çocuklar tarafından yoğun kullanımı olduğunu ifade ediyorlar.
2050 yılında ise, bu rakamın dünya genelinde 5 milyarı bulabileceği tahmin ediliyor. Bu istatistiğe bakarak bu rakamın neredeyse o tarihteki dünya nüfüsunun yarısı olduğunuzu anlayabiliyoruz.
Telefon ekranına çok uzun saatler bakan kişilerde, bilhassa çocuklarda gözlerde yorgunluk, kızarıklık ve miyopluğa neden olabiliyor. Ayrıca görme
bozukluklarından, net görememe ve şaşılığa da sebebiyet verebiliyor.
Işık almayan mekanlarda ise, uyku düzensizlikleri ortaya çıkabiliyor. Bonn Üniversitesi Göz Kliniği uzman doktorlarından Bettina Wabels bu konuda:
“Sağlık açısından bakıldığında üç yaş ve altı çocuklar için çeşitli akıllı cihaz ekranları kesinlikle kullanılmamalı” diyerek ifade ediyor ve yine “3-6 yaş arasındaki küçük
çocuklar ise, bu elektronik cihazları günde en fazla yarım saat, daha büyük çocuklar ise, günde en fazla bir saatten fazla kullanmamalı” diye tavsiyeler vermiştir.
5- Depresyon Kapıda
Akıllı telefonlar vücudumuzun en önemli organlarından olan beyine de zarar olumsuz ve ciddi derecelerde zarar verebilmektedir.
Aşırı kullanımı ile uzun vadede bağımlılığa yol açan akıllı telefonlar, asosyallik ve kaygı bozukluğuyla birlikte depresyonu da hayatımıza sokuyor.
Binlerce kişinin katılımı ile gerçekleştirilen bir deneye göre uyumadan önce Instagram, Facebook, Youtube gibi çeşitli sosyal medya hesaplarında gezinen kişilerde kaygısal bozukluk, dengesizlik ve depresyon gibi hastalıkların ortaya çıkma sıklığında artış görülüyor.
Telefonu ile fazla zaman harcayanların daha az zaman harcayanlara göre çok daha mutsuz oldukları ve yabancılaşma hissine kapıldıkları ifade ediliyor. Dolayısı ile başucumuzda telefonumuz ile yatıp telefonumuz ile kalkmamak zihinsel ve bedensel sağlığımız açısından uzun vadede çok önemli bir yer ediniyor.
6- Uçak Düşürür Mü?
Yıllardır merak edilen sorular arasında yerini alan bir klasik: Açık bırakılan bir cep telefonu uçağın elektronik sistemini gerçekten bozar mı?
Uçakla seyahat edenler bilirler ki, yolcular yerlerini aldıktan ve uçak daha kalkmadan önce hostesler ‘telefonlarınızı kapatın’ anonsu yaparlar.
O an birçoğumuzun aklına ‘Aman sanki ben telefonumu kapatmasam uçağı düşürecek de’ vurdumduymazlığı gelir ve on kişiden en az bir-iki kişi de kapatmaya yanaşmaz.
Bu durumun ne kadar doğru veya bilimsel olduğu merak ediledursun; olayla ilgili yaşanan bir haber, durumun ciddiye alınması gerektiğini ortaya koydu.
Ankara-Diyarbakır seferini yapan uçakta, bir yolcunun kapamadığı cep telefonu, sistemi bozunca inişte sorun yaşandı.
THY’ye ait TK 646 sefer sayılı Boeing 737-400 tipi uçak saat 15.00 sıralarında Ankara’dan havalandı. Hostesler kalkıştan önce cep telefonu ve elektronik cihazların uçağın uçuş sistemlerini bozduğu gerekçesiyle kapatılması uyarısını yaptı.
Ancak iddiaya göre, uçak Diyarbakır’a iniş yapmaya hazırlanırken iniş takımları açılmadı. Uçağın teknik bölümünde meydana gelen arızanın açık olan bir cep telefonundan kaynaklandığı düşünülerek, uçak içinde anons yapıldı ve yolcuların cep telefonlarını kontrol etmeleri istendi.
Yolcular paniğe kapılırken, cep telefonunu açık unutan ve kimliği açıklanmayan yolcu bulundu. Hostesler
ile yolcu arasında yaşanan tartışmanın ardından cep telefonu kapattırıldı. Açık bırakılan cep telefonu yüzünden arızalanan sistem yeniden normale döndü ve uçağın iniş takımları açıldı. Uçak Diyarbakır Havaalanı’na güvenli iniş yaptı.
- Sağırlık ve Baş Ağrısı da Cabası
Cep telefonu ile yaptığımız uzun saatli konuşmaların (özellikle beş dakika ve daha üzerindeki konuşmalar) vücudumuzun işitme ve sinir sistemi gibi önemli bölümlerinde hasara neden olduğu ve yorgunluğa yol açtığı belirtiliyor. Diğer bir araştırmaya göre ise, özellikle yaşı küçük çocukların akıllı telefon ile konuşmasının çok daha tehlikeli sonuçları olabiliyor. Eğer telefonunuz ile elzem ve daha uzun vakitler konuşma yapmanız gerekiyor ise de, bu işlemi yaparken kulaklığınızı kullanmanız sizin yararınıza olacaktır.
Telefonla çok konuşmak ya da yüksek sesle müzik dinlemek duyma sağlığını olumsuz etkiliyor mu? Özellikle gençler bunu çok yapıyor.
Genellikle orta yaşta gördüğümüz ani işitme kaybı artık gençlerde de sıklıkla görülmeye başladı. Kulaklıkla çok yüksek sesli müzik dinlemek ve uzun süre kulağına dayayarak cep telefonu ile konuşmak gençlerin kulak sağlığını olumsuz etkiliyor.
Kablosuz kulaklıklarda ve cep telefonlarında oluşan manyetik ve elektriksel alanların işitme sistemine veya santral sinir sistemine ne gibi zararlar verdiği henüz tam olarak bilinmemektedir.
Buna karşılık özellikle cep telefonunu her zaman aynı kulağa götüren kişilerde diğer kulağına kıyasla işitme kaybı ve çınlamaların daha fazla ortaya çıktığı görülmektedir.
Peki siz bütün bu zararlarını ve tehlikelerini öğrendikten sonra; “Aman, bana bir şey olmaz hem atın ölümü arpadan olsun, ben şimdilik hayatımı kolaylaştırıp eğlendirmesine bakarım” diyenlerden misiniz; yoksa “Ben bu kadar tehlikeli ve uzun vadede sağlığım için bu kadar zararlı olacağını bilseydim, onu yatağıma kadar sokar mıydım, hayır artık mesafeliyiz.” diyenlerden mi?
makale: Sektörüm Dergisi Haber Araştırma Servisi