Çoğunlukla ekonomik, siyasi, teknolojik ya da sosyo-psikolojik nedenlere dayalı olarak nüfusların gün geçtikçe artan oranlarla şehirlere yöneldiği görülmektedir. Günümüze bakıldığında, dünya nüfusunun yüzde 55’inin şehirlerde yaşadığı ve bu oranın 2050 yılına kadar yüzde 68’lere yükseleceği beklenmektedir (United Nations, 2019).
Şekil 1: Türkiye’de Şehirleşme Gelişimi
Ritchie, H. ve Roser M. (2020) “Urbanization”. https://ourworldindata.org/urbanization, erişim tarihi:01.04.2021
Şehirler kendi içinde belirli bir dinamizme sahip, yaşayan oluşumlardır. İçinde yaşayan toplum ile beraber ülke ekonomisine önemli ölçüde bir katma değer yaratmasının yanı sıra, hem ulusal hem de küresel ölçüde bir marka değerine sahiptir.
Şehir pazarlaması ve şehir markalaşması konularının inceleme alanları bu anlamda öne çıkmaktadır. Şehirlerin ekonomik, sosyal ve çevresel açılardan sürdürülebilirliğine yönelik çözümler ise bu marka değerinin sağlam temellere dayandırılması anlamında önemli bir rol oynamaktadır.
Bilgi çağının hakim olduğu günümüz dünyasında, şehirlerin inovatif çözümler ve modern uygulamalar ile dönüştürülmesi ve yaşadığımız çağın hızına uyumlaştırılması beklenmekte ve asıl rekabetçi bir marka değerinin bu şekilde kazanılacağı öngörülmektedir.
Bu kapsamda, şehirlerin geleneksel yapılarının küresel eğilimler doğrultusunda ortaya çıkan değişimlere ayak uydurması ve yeni ihtiyaç alanlarına yönelik yeniden planlanması gerçeği giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Özellikle Covid-19 salgını beraberinde ortaya çıkan belirsizlik süreci, şehirlerin toplumların ihtiyaçlarına ne ölçüde cevap verebildiğinin ve ortaya çıkan bu zorlu sınavda ne derece başarılı olabildiğinin irdelendiği yeni bir tartışmayı ortaya atmıştır.
Peki, şehirleri değişime ve gelişime zorlayan küresel eğilimler aslında nelerdir?
- İklim değişikliği: Ekosistemler üzerindeki ekolojik ayak izini ve baskıyı azaltmak, kaynakların yönetiminde verimliliği arttırmak (enerji, su vb.), iklim değişikliğine ve afet risklerine karşı şehirlerin direncini artırmak ve çevre dostu kentsel ortamlar geliştirmek.
- Sosyal kutuplaşma: Sosyal katılım, uyum ve eşitliği teşvik etmek, gençlerin ve çocukların ilgisini çekerken şehrin ekonomik ve sosyal yaşamını yaşlanan bir nüfusa uyarlamak ve işgücü piyasasına erişimde eşitliği teşvik etmek.
- Hızlı şehirleşme: Negatif dışsallıkları azaltırken kentsel nüfus artışını yönetmek, şehirlerdeki yaşam kalitesini hizmetlerdeki talep değişikliklerine (eğitim, sağlık, kültür, güvenlik vb.) uyumlaştırmak, kültürel mirası korunmak, sürdürülebilir kalkınma için yeni planlama araçları geliştirmek (merkezi yayılma, karma arazi kullanımı, kentsel dönüşüm vb.), etkili ulaşım sistemleri planlanmak ve kentsel-kırsal alanlarda dengeyi sağlamak.
- Şehirlerin küresel rekabeti: Yetenekli ve kalifiye işgücünün şehirde istihdam edilebilmesini sağlamak ve istihdam sayısını arttırmak, ölçek ekonomisinden faydalanmak, yaşanabilir mekânların kalitesini arttırmak, şehri cazibe merkezi haline dönüştürmek, altyapıya yatırım yapmak, şehirdeki ekonomik aktiviteleri çeşitlendirmek ve sermayenin şehre çekilebilmesini sağlamak.
- Ekonomik istikrarın sağlanması: Ekonomik sistemlerin dayanıklılığını arttırmak ve küresel ekonomilerdeki değişikliklere uyum sağlamak, yerel ekonominin güçlenmesini desteklemek, inovasyona ve bilgiye dayalı bir ekonomik sistem geliştirmek, inovasyon kaynağı olarak beşeri ve sosyal sermayeye yatırım yapmak, şehirler ve bölgeler arasında işbirliğini teşvik etmek.
- Yeni yönetişim modellerine duyulan ihtiyaç: Şehrin tüm paydaşlarını kapsayan katılımcı bir demokrasi ortamı yaratmak, aşağıdan yukarıya yönetim modelini ve kentsel ortak yaratımı amaçlayan vatandaşlığı teşvik etmek, yönetişim modellerinin esnekliğinin arttırmak, kurumların etkinliğini ve koordinasyonunu geliştirmek ve bölgesel uyumu arttırmak.
- Yeni teknolojilerin artan önemi: Toplum, yönetişim ve ekonominin Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT) yoluyla entegrasyonunu güçlendirmek, enerji tasarrufu için yeni teknolojileri koordine etmek ve kaynakların etkili kullanılmasını sağlamak, şehrin ulaşım sorunlarına alternatif çözümler sunmak ve sosyal ve beşeri sermayenin yarattığı teknolojik yeniliği teşvik etmek.
Tüm bu küresel eğilimler bizleri, günümüz şehirlerinin köklü bir değişime doğru yapması gereken yolculuğunu düşünmeye zorlamaktadır. Şehirleşmenin tüm dünya kapsamında giderek artacağı bir gerçektir. Fakat şehirlerin sosyal, kültürel ve ekonomik süreçlerin değişim hızı ve öngörülemezliği karşısında nasıl cevap vereceği belirsizlik taşımaktadır.
Bu noktada şehirlerin ‘akıllanması’ fikri gündemde en çok vurgu yapılan çözüm önerilerinin başında gelmektedir. Bir şehir kendisine atfedilen “akıl” kelimesiyle genellikle yetenek, kullanıcı dostu uygulamalar, zekâ ve sosyal kazanımlar açısından ele alınmaktadır (Pinochet vd., 2019). Bu anlamda akıl, şehrin kullanıcı ihtiyaçlarına göre uyarlanması ve özelleştirilmiş arayüzler ile hayatı kolaylaştırılması açısından kavrama önemli bir anlam katmaktadır.
‘Akıllanma’ ise içinde bulunduğumuz bilgi çağının avantajlarını kullanarak sürdürülebilir kentsel çözümler ortaya konması temelinde yükselmekte ve kentsel alanlardaki yaşanabilirlik seviyesini arttırma vaadini beraberinde getirmektedir. Bu kapsamda nesnelerin interneti (IoT), yapay zeka, büyük veri, otonom araçlar ve blok zincir teknolojileri gibi bilgi çağının getirileri, akıllanma sürecinin merkezine yerleştirilerek ekonomi, yönetişim, çevre, yaşam, ulaşım ve insan bileşenlerini bütünsel bir yaklaşımla dönüştürecektir (Fernandez-Anez vd., 2018).
Covid-19 salgını sonrası yenidünya düzeni fikrinin küresel hâkimiyeti ile beraber, değişimlerin, salgın sırasında aksaklıklar yaşanan ve uygulama eksikliği hissedilen tüm alanlarda bir önce başlaması gerekmektedir. Bu kapsamda dünya ülkelerinin teknolojide öncü olma, yenilikçi iş modelleri ile ekonomik yatırımlar için cazibe merkezi olma ve daha sürdürülebilir bir kentsel refah sağlayarak rekabet avantajına sahip bir oyuncu olma düşüncesi temelinde şehirlerin akıllanması fikrine yatırımlarını hızlandırdığı söylenebilir.
Unutulmamalıdır ki, akıllı şehir öncelikli olarak aklın nasıl yaratılacağının öğrenilmesi ile başlar. Bundan sonraki yazılarımda aklın yaratılması ve şehirlerin dönüşümü yolculuğumuza başlamak dileklerimle,
Görüşmek üzere.
Öğr. Gör. Dr. Türkan Müge Özbekler
Kaynaklar;
- United Nations, Department of Economic and Social Affairs, Population Division (2019). World Urbanization Prospects: The 2018 Revision (ST/ESA/SER.A/420). New York: United Nations.
- Fernandez-Anez, V., Fernández-Güell, J. M., & Giffinger, R. (2018). Smart City implementation and discourses: An integrated conceptual model. The case of Vienna. Cities, 78, 4-16.
- Pinochet, L. H. C., Romani, G. F., de Souza, C. A., & Rodríguez-Abitia, G. (2019). Intention to live in a smart city based on its characteristics in the perception by the young public. REGE Revista de Gestão, 26(1), 73-92.