Bu ayki yazımda özellikle son zamanlarda katı ithalat yasalarıyla dikkatleri üzerine çeken, Afrika’nın en büyük ülkesi ‘Cezayir’i konuşacağız.
Yaklaşık 44 milyon nüfusuyla ve Afrika’nın en büyük yüzölçümüyle adından sıkça bahsettiren Cezayir şüphesiz geçmişte özgürlük yolunda çok fazla kan kaybetmiş bir ülke. Fenikelilere, Romalılara, Bizanslılara, Osmanlılara (300 yıl) ve son olarak da Fransızlara ev sahipliği yapmış olan Cezayir, ancak 1962 yılında tam bağımsızlığına kavuşmuş.
Özellikle de Fransızların izledikleri politikalar halk üzerinde o kadar baskılayıcı olmuş ki şu an resmi dilin Arapça olmasına karşılık, halk hala daha çok Fransızca konuşur, gazete ve dergiler Fransızca basılır, tabela veya lokantalara Fransızca isimler konur. Cezayir’in asıl yerli halkının ise aslında Arap değil de ‘Berberi’ olması şaşırtan ve bilinmeyen özelliğidir.
Ülkenin neredeyse yüzde 90’nı çöl olduğu için, nüfusun büyük çoğunluğu sahil kesimlerde yaşıyor. Halkın yaklaşık yüzde 60’ı şehirlerde yaşıyorken, geri kalan halk ise köy veya çöllerde göçebe olarak yaşamaktadır.
Halkın yarısı tarımla geçimini sağlarken, tarım alanlarının yetersizliği geçimi zorlaştırmaktadır. Ancak 1956’lar da bulunan petrol ve doğal gaz rezervleri ülkenin ekonomisine büyük katkıda bulunarak başlıca gelir kaynağı olmuştur.
Şu anda Cezayir OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) üyesi ve dünyanın en büyük 16’ncı petrol, 10’uncu doğal gaz rezervine sahip ve dünyanın en büyük 6’ncı doğal gaz ihracatçısı olarak enerji sektöründe öne çıkmaktadır.
1974’e kadar sadece Fransa ile ticaret yapabiliyorken, daha sonraları Amerika ve Avrupa ülkelerine petrol, gübre, doğal gaz, demir, çelik, narenciye ve hurma ihraç etmeye ve makina, motorlu vasıta, besin maddeleri, ilaç, elektronik aletleri ithal etmeye başlamıştır.
Şu an da İtalya, Fransa, İspanya ve Amerika başlıca ihracat yaptığı ülkeler arasındadır. Türkiye bu sıralamada 14. Ülke konumundadır.
İthalat yaptığı ülkeler ise başta Çin olmak üzere Fransa, Rusya, İtalya, İspanya, Almanya ve Türkiye’dir.
Türkiye’nin Cezayir’e en çok ihraç ettiği ürünler arasında nükleer reaktörler, kazanlar, makine ve cihazlar, aletler ve parçaları, elektrikli makine ve cihazlar, aksam ve parçaları ile demir veya çelikten eşyalar öne çıkmaktadır.
Devre kesiciler (8536 GTIP) kategorisinde ise Türkiye, Çin, Fransa ve İtalya’dan sonra en çok ithalat yapılan ülkedir.
Elektrik ve yapı sektöründe Türkler, Cezayir pazarında kendini gerçekten kanıtlamış. Ülkenin başkenti Cezayir’de ‘Hamis’, doğusunda yer alan Setif şehrinde ‘Eulma’ ve batıda Oran kentinde bulunan ‘Milenyum’ adlı bölgeleri sadece elektriğin değil, tekstil, gıda ve beyaz eşya pazarlarının atardamarları. 48 vilayetten bütün toptancılar genellikle bu pazarlara gelir ve alışverişini gerçekleştirir.
Elektrik sektöründe özellikle ithalata dayalı olan ülke yerli markası olan Bemis hariç, kısa bir süre önceye kadar en çok Çin’li markalar, daha sonra Türk ve kısmen de Avrupa markalarından Legrand, Schneider ile domineydi.
Türkler hala bilhassa anahtar-priz, aydınlatma, enerji ve zayıf akım kablolarında ciddi hakimiyete sahipler.
Ancak Cezayir Hükümeti özellikle 2018’den itibaren kademeli olarak hem özellikle Çin’den gelen düşük kaliteli ürünlerin önünü kesmek hem de yerel üretimi ve dolayısıyla istihdamı artırmak amacıyla ciddi ithalat rejimleri uygulamaya başladı.
Bu uygulamadan en çok etkilenen sektörlerse özellikle plastik, aydınlatma, enerji kablosu ve gıda sektörleri oldu. Yaklaşık 1000 kalemde yüzde 30 ila 200 arasında ek gümrük tarifeleri getirerek yerli üretim teşvik edilmeye çalışılmıştır.
Zira demonte olarak ithalat yaptığınızda bu verginin büyük bir kısmından muaf tutuluyorsunuz. Örneğin; aydınlatma sektöründe vergilendirme %30 gümrük vergisi + %19 kdv iken; bunlara ilaveten +%60 vergilendirme getirilmiştir. Ancak bu aydınlatma ürününü demonte olarak getirirseniz %30+%19’a ek olarak sadece +%1 vergi ödüyorsunuz.
Diğer bir yandan, para transferi içinde ciddi zorluklar getiren hükümet, sadece akreditif veya vesaik mukabiline izin vermektedir.
Akreditifli işlemlerde mal bedelinin %120’sini bankada blokeleyerek, malı ancak akreditifi açtıktan 30 gün sonra çekmenize izin vermektedir. (Bu kural yine demonte ithal edilen ürünler için geçerli değildir.)
Siparişi vermeniz, malın üretilmesi, akreditifin açılması, sevkiyat, malın pazara sürülmesi, tahsilat ve tekrar sipariş gibi süreçleri göz önünde bulundurduğunuzda bir yıl içinde yapacağınız ticaret sirkülasyonu ciddi oranda yavaşlamaktadır.
Bunlara ek olarak 2015 yılında yaşanan Suudi petrol krizi petrole dayalı ekonomisi olan Cezayir’i ciddi oranda etkilemiş ve dinarın neredeyse %40 devalue olmasında neden olmuştur.
Bu sebeple, devlet hem yukarıda bahsettiğim önlemleri daha sonraları almaya girişmiş hem de şirketlerin döviz bulundurmasını yasaklamıştır. Doğal olarak ortaya karaborsa çıkmış. Karaborsa ile resmi kur arasında ise neredeyse yüzde 50 oranında bir farklılık söz konusu var. Ticaret bu nedenle epey zorlayıcı.
İnşaat sektörü Türkler için umut vaat eden bir sektör bu ülkede. 1999’dan beri otoyol, tünel, köprü, sosyal konut gibi projelere büyük bir hız verilmiş.
Hâli hazırda zaten birçok Türk inşaat firması pazardan nasibi almış durumda. Yapı Merkezi Çinliler ile tren rayı projesini tamamladı.
Atlas İnşaat ve Kuzu İnşaat devletin sosyal konut projelerinde iş ortaklığı yürütüyor. Özgün İnşaat ise tünel projelerinde yer alıyor.
Kabataslak bakıldığında inşaat sektöründe yaklaşık 6000 Türk işçinin Cezayir’de çalıştığını söyleyebiliriz. Özellikle otel sayısının azlığı, önümüzdeki yıllarda otel inşaat sektörünün hızlanacağına işaret. Şu anda yaklaşık 250 aktif otel projesi bulunuyor, bu Türkler için bir şans kapısı olabilir.
Tabii şunu da hatırlatmakta fayda var, özellikle sosyal konut projelerinde devlet 4000$’a halka ev sattığı için özellikle fiyat-maliyet dengesi büyük avantaj oluşturuyor. Bu yüzden sosyal konut projelerinde bu sıralar Çinliler ciddi ön plana çıkmış durumundalar.
Cezayir pazarına girmek zahmetli ama mükâfatı büyük gerçekten. Samimiyete dayalı sıcak satış yaparak oluşturduğunuz ticaret ağınızın başarılı olmaması imkânsız. Cezayir halkı çok güvenilir olmasa da her semtte bulunan ve bilinen köklü ailelerde iş yaptığınız sürece bir sorun yaşamanız düşük ihtimal.
Zaten Türk malı, Avrupa markalarının kalitesinde ama daha uygun fiyatlı olmasıyla ülkede sevilen ve tercih edilen bir konuma gelmiş.
Yüksek vergilendirmeler sizleri korkutmasın, sonuç itibariyle bu kısıtlamalar herkese getirildi. Ve herkes bir çıkış noktası arıyor.
Güvenilir bir distribütör ile partnerlik yapıp montaj hattı kurmak bir çözüm olabilir. Bunu doğru fiyat + pazarlama stratejisiyle birleştirirseniz bir sonuç elde edebilirsiniz.
Mantıklı olan en kısa sürede bu engelleri en kolay nasıl aşabiliriz onu tahayyül edip hızlıca aksiyon almak, çünkü pasta hala çok büyük.
Görüşmek dileğiyle..