Ekim ayı içinde duyduğum bir habere göre; bilim insanları Moğolistan’da 120 milyon yıl önce yaşamış bir dinazor fosili buldu. Bunca süredir yaşamın olduğu yerde, bunca süredir güneş var demektir.

Temel ve doğal ışık kaynağımız güneş, yenilenebilir bir enerji kaynağı olarak tüm cömertliği ile bozulmadan, aksamadan, tamir bakım gerektirmeden milyonlarca yıldır deyim yerindeyse  tıkır tıkır çalışıyor.

İnsanoğluda yüzyıla kadar sadece ısı ve ışığından faydalandı.O gece gidince, karanlığa gömüldü. Ülkemize 1913 te elektrik geldiğini düşünürsek, daha öncesi hep karanlık…

Ancak günümüzde küresel ekonomiler, sermaye ve ekonomik savaş ve yarışlar, insanları düşünmeye, araştırmaya ve  bulmaya her zamankinden daha büyük hızla itti.

Yüzyıllarca ,enerji üretiminde yenilenemez enerji kaynakları olan  petrol, kömür, doğalgaz kullanıldı, halada kullanılıyor.

Uzman deyimiyle  50 yıl içinde, bu çevre dostu olmayan ve aynı zamanda yenilenmeyen kaynakların tükenmesi bekleniyor. Böyle kritik ve hassas  bir senaryoda herkes gözünü yenilenebilir kaynaklara çevirmiş durumda.

Bugün Çin,130 milyon kilowatt yenilenebilir enerji kaynaklarından olan, güneş enerjisi kapasitesi ile dünyanın en büyük güneş enerjisi üreticisi konumunda.

Bu kapasite ile tüm İngiltere’nin elektrik ihtiyacı defalarca kez karşılayabileceğine dikkat çekerim.

Güneşin bir saatlik enerjisinin tamamını depolayabilirsek, tüm dünyanın 1 yıllık enerjisinin tamamını karşılayabilir.

 Daha önceki makalelerimde de değindiğim üzere;  enerjide büyük kısımıyla dışa bağımlı bir ülke olan Türkiye, yenilenebilir enerji kaynakları için ideal bir coğrafyada.

Dünyada ve Türkiye’de enerji bu kadar değerliyken onun alt kırılımlarında focus olmadan bütüncül bir yaklaşım doğru olmayacaktır.

Enerjiye verdiğimiz paranın yaklaşık % 20 si aydınlatmaya gidiyor.

Güneşin bu kadar cömert olduğu ülkemizde, aydınlatmada solara ilgi her geçen gün artıyor.

Türkiye, Avrupa’nın güneş potansiyeli en yüksek olan ülkeleri arasında yer alıyor. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın (IRENA) 2017 yılı Yenilenebilir Enerji İstatistikleri Raporu’na göre, fotovoltaik kurulu gücü bakımından 2016’da dünya ülkeleri arasında 844 MW ile 25. sırada yer alan Türkiye, 2017 sonunda ulaştığı 3.422 MW’lık kapasite ile 13. sıraya yükseldi.

Türkiye, Avrupa ülkeleri sıralamasında ise 2016’da 15. iken, 2017’de 7. sıraya tırmandı. Ayrıca Türkiye, 2017’de bu alandaki kurulu gücünü oransal olarak en fazla artıran ülke oldu.

LED teknolojisinin ve uzun ömürlü bataryaların gelişimi, solara bakışı dahada ivmelendirdi.

İronik olan,bugün hala dünyada 1,3 milyar insan elektrik şebekesine ulaşamıyor. Buralarda güneşten enerji üretip depolayıp, aydınlatma için tekrar ışık enerjisine dönüştürmeye ihtiyacı herkeslerden daha çok büyük önemdedir.

Zaten ilk “solar enerjili LED aydınlatma” uygulamalarının yoksul bölgelerde, şebeke olmayan yerlerde başlamış olmasıda, insanlık adına gurur vericidir.

Gelişen paneller, piller ve LED buluşması dünyada teknolojileri ve argeleri ileri firmalara verimli aydınlatma armatürleri ürettirmeye başladı.

Led nasıl hızla geliştiyse, “solar aydınlatmada” ona paralel gelişti.

Dünyada aydınlatma sektörüne yön veren,öncülük eden, Ar-Ge’si, teknolojisi ile lider firmalar, LED’i büyük bir hızla geliştirip, solar aydınlatmanın“ gelişimi için verimli çalışma   alanları yaratmış oluyor.

Önceleri ve hala kısmen estetikten yoksun solar LED aydınlatma armatürleri, telnolojideki hızla ilerleyişe bağlı olarak, gelişti, değişti güzelleşti.

Verimli ve estetik “SOLAR AYDINLATMA” armatürleri podyumda yerini alıyor.

Burada da “Solar Aydınlatma“ Armatürü seçerken, tüketicinin dikkat etmesi gereken başlıklar şöyle sıralanabilir ;

  • Armatürün Ömrü
  • Verimliliği
  • Batarya Kalitesi ve ömrü
  • Panelin kalitesi ve ömrü
  • Kontrol Ünitesi
  • IP’si
  • Isıl Denetimi ( gerilim, akım, ısı ve ömür ilişkisi )
  • Teknolojisi

Bahçemizide aydınlatsak,  bir sokak veya bir şehride aydınlatsak, bizim kalitesiz ürüne para verecek lüksümüz yok. Tek atımlık kurşunumuz varken, onuda kaliteli doğru bir “solar  aydınlatma” ile yapıp, kendimize, kentimize, ülkemize doğru katkı sunmalıyız.

Bu bizim kendimize ve çevreye karşı sorumluluğumuzdur.

Dünya hızla tüketirken tüm kaynaklarını, çevreye zarar veren pil, enerji bile depolamayan panel, mum ışığı benzeri aydınlatması ile kimse solar aydınlanıyorum demesin.

Ülkemizin her kuruşu değerlidir.

Deneme yanılma sahası hiç değildir.

Dolayısıyla her alanda olduğu gibi, “solar aydınlatma” içinde ,doğru adreslerden, doğru armatürler temin ederek  bir kere çözüm üretmek ve tam üretmek zorundayız.

Aynı yere aynı armatür için 2.-3. kez alım yapmak yazıktır, israftır.

Çevremizin solmaması için, solar aydınlatma tercih edin ve verimli bir solar armatür ile, bırakın güneş, bizim; önümüzü, cebimizi, bakış açımızı aydınlatsın.