
Bu ayki köşemde gelecek senelerin Ortadoğu’daki yükselen yıldızı olacak olan küllerinden yeniden doğan Suriye’den bahsedeceğim.
Suriye, Akdeniz’in odağında yer alan geçiş hükümeti altında yönetilen bir cumhuriyettir ve 14 valilikten oluşmaktadır. Şam başkent ve en büyük şehirdir. Yaklaşık nüfusunun 25 milyon civarında olduğu tahmin edilmektedir.
“Suriye” adı tarihsel olarak daha geniş bir bölgeyi ifade etmekteydi, geniş anlamda Levant ile eşanlamlıydı ve Arapça’da Ash-Sham olarak biliniyordu. Modern devlet, MÖ 3. binyılın Eblan uygarlığı da dahil olmak üzere birçok antik krallık ve imparatorluğun bulunduğu yerleri kapsamaktadır. Şam ve Halep kültürel açıdan büyük öneme sahip şehirlerdir.
Şam, Emevi Halifeliği’nin merkezi ve Mısır’daki Memlük Sultanlığı’nın eyalet başkentiydi. Modern Suriye devleti, yüzyıllar süren Osmanlı yönetiminin ardından 20. yüzyılın ortalarında bir Fransız Mandası olarak kurulmuştur. Devlet, eskiden Osmanlı yönetiminde olan Suriye vilayetlerinden çıkan en büyük Arap devletini temsil ediyordu.
Suriye, 1945 yılında Birinci Suriye Cumhuriyeti’nin Birleşmiş Milletler’in kurucu üyesi olmasıyla parlamenter bir cumhuriyet olarak hukuken bağımsızlığını kazandı ve bu hareket Fransız Mandası’nı yasal olarak sona erdirdi. Fransız birlikleri Nisan 1946’da geri çekilerek ülkeye de facto bağımsızlık kazandırdı.
Bağımsızlık sonrası dönem çalkantılı geçmiş, 1949 ve 1971 yılları arasında ülkede çok sayıda darbe girişimi yaşanmıştır. Suriye 1958’de Mısır ile kısa süreli bir birliğe girdi ve bu birlik 1961 darbesiyle sona erdi. Baas Partisi’nin askeri komitesi tarafından gerçekleştirilen 1963 darbesi, Suriye’yi 1963’ten 2011’e kadar sıkıyönetim altında yöneten ve vatandaşlar için anayasal korumaları etkin bir şekilde askıya alan tek partili bir devlet kurdu.
Baasçı gruplar arasındaki iç iktidar mücadeleleri 1966 ve 1970’te başka darbelere neden oldu ve bu darbelerden ikincisinde Hafız Esad iktidara geldi. Esad yönetiminde Suriye, iktidarın ailesi etrafında toplandığı kalıtsal bir diktatörlüğe dönüştü. Esad 2000 yılında öldü ve yerine oğlu Beşar geçti.
2011’deki Arap Baharı’ndan bu yana Suriye, çeşitli ülkelerin müdahil olduğu çok taraflı bir iç savaşın içinde yer almış ve bu durum 6 milyondan fazla mültecinin ülkeden ayrılmak zorunda kaldığı bir mülteci krizine yol açmıştır.
İslam Devleti’nin 2014 ve 2015’teki iç savaş sırasında elde ettiği hızlı toprak kazanımlarına karşılık olarak, çeşitli ülkeler ona karşı olan çeşitli gruplar adına müdahale etti ve 2017’de hem orta hem de doğu Suriye’de toprak kaybetmesine yol açtı. Bunun ardından Suriye topraklarında Esad yönetimine meydan okumak üzere üç siyasi oluşum – Suriye Geçici Hükümeti, Suriye Kurtuluş Hükümeti ve Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi – ortaya çıktı. 2024 yılının sonlarında, muhalif güçlerden oluşan bir koalisyonun bir dizi saldırısı Şam’ın ele geçirilmesine ve Esad rejiminin düşmesine yol açtı.
Suriye’nin küresel ihracattaki payı 2001’den bu yana giderek azalmıştır. 2000-2008 döneminde kişi başına düşen reel GSYİH büyümesi yılda sadece %2,5 olmuştur. Yoksulluk oranları 2004’te %11 iken 2007’de %12,3’e yükselmiştir. 2007’de başlıca ihracat kalemleri ham petrol, rafine ürünler, ham pamuk, giyim, meyve ve tahıldır.
İthalatın büyük kısmını sanayi için gerekli hammaddeler, taşıtlar, tarım ekipmanları ve ağır makineler oluşturmaktadır. Petrol ihracatından elde edilen gelirler ve Suriyeli işçilerden gelen işçi dövizleri hükümetin en önemli döviz kaynaklarıdır.
2012 itibariyle toplam ihracatın değeri üçte iki oranında azalmış, 2010’daki 12 milyar ABD$’lık rakam 2012’de sadece 4 milyar ABD$’na düşmüştür. 2012’den bu yana özellikle petrol ve turizm sektörleri 5 milyar ABD$’lık kayıpla yıkıma uğramıştır. Yeniden yapılanma 10 milyar ABD$’na kadar mal olacaktır. Yaptırımlar hükümetin mali kaynaklarını tüketmiştir.
ABD ve Avrupa Birliği’nin 2012 yılında yürürlüğe giren petrol ithalatı yasaklarının Suriye’ye ayda yaklaşık 400 milyon dolara mal olduğu tahmin edilmektedir. Savaşın başlangıcından bu yana turizm sektöründe çalışanların yaklaşık %40’ı işini kaybetmiştir.
Mayıs 2015’te IŞİD, Suriye hükümetinin son önemli gelir kaynaklarından biri olan Suriye’nin fosfat madenlerini ele geçirmiştir. Bir sonraki ay IŞİD Şam’a giden ve Şam ve Humus’ta ısınma ve elektrik üretiminde kullanılan bir doğalgaz boru hattını havaya uçurdu.
İç savaştan önce hükümet ekonomisini çeşitlendirmek ve petrol ve tarıma olan bağımlılığını azaltmak için turizm, doğal gaz ve hizmet sektörlerine yeni yatırımlar çekmeyi umuyordu. Hükümet çoğu piyasayı liberalleştirmeyi amaçlayan ekonomik reformlar başlatmaya başladı, ancak bu reformlar yavaş ve geçici oldu ve çatışmanın patlak vermesinden bu yana tamamen tersine döndü.
İç savaş sırasında Suriye ekonomisi, İran, Rusya ve Çin’den gelen kredi hatlarıyla büyük ölçüde desteklenen azalan gümrük ve gelir vergilerine dayanıyordu. İran’ın iç savaşın ilk dört yılında Suriye’ye yılda 6 milyar ila 20 milyar ABD doları arasında harcama yaptığına inanılıyor.
Suriye poundu değerinin %80’ini kaybetti ve ekonomi kısmen devlete ait, kısmen de savaş ekonomisi haline geldi. Kanıtlanmış açık deniz keşifleri, Suriye ile Kıbrıs arasındaki Akdeniz tabanında büyük miktarlarda petrol bulunduğunu göstermiştir.
Tarım sektörü GSYİH’nin yaklaşık %20’sine ve istihdamın %20’sine katkıda bulunmaktadır. Petrol rezervlerinin önümüzdeki yıllarda azalması beklenmektedir ve Suriye net petrol ithalatçısı haline gelmiştir.
Suriye’de enerji çoğunlukla petrol ve gaza dayanmaktadır. Bazı enerji altyapısı Suriye iç savaşı nedeniyle zarar görmüştür. Suriye’de enerji için fosil yakıtlara yüksek oranda bağımlılık söz konusudur ve özellikle otomasyon gibi sanayi faaliyetleri için elektrik talebinin 2030 yılına kadar artacağı öngörülmektedir.
Ancak Suriye’deki çatışmalar, tesislerin yıkılması ve yakıt sıkıntısı nedeniyle elektrik üretiminin son yıllarda yaklaşık %40 oranında azalmasına neden olmuştur. Suriyelilerin günlük yaşamda elektriğe erişimi de çatışmalar nedeniyle değişmiştir.
Suriye’de yaşayanlara elektrik büyük ölçüde özel dizel jeneratörler tarafından sağlanmakta olup, bu jeneratörler maliyetli ve kullanım saatleri sınırlıdır. Çatışmalar hanehalkı elektrik harcamalarını artırırken hanehalkı gelirini de azaltmıştır. Bazı haneler o zamandan beri ek bir enerji kaynağı olarak güneş enerjisine yönelmiştir, ancak yüksek maliyetler yaygın olarak benimsenmesini sınırlamaktadır.
Ülkenin geneline bakıldığında baskıcı rejimden kurtuldukları için halk çok mutlu. Ekonomik seviye olarak elbette savaş yüzünden halk çok fakir. Ancak baskıdan ve zulümden kurtuldukları için gelecekten umutlular ve işlerine canla başla sarılmışlar.
Esad rejimi ülkeden ayrılırken tüm elektrik trafolarını patlattığı için ülkede elektrik yok. Günde maksimum 2 saat belli bölgelere elektrik veriyor. Halkın çoğu evinde, işyerinde solar paneller kullanıyor, ancak onların da kapasitesi belli, telefon şarj etmeye veya buzdolabı çalıştırmaya ancak yetiyordur.
Ülkede kurulu bir devlet düzeni olmadığı için, devlet kurumları henüz mevcut değil. Polis, Asker gibi yetkilileri çevrede göremezsiniz, halk kendi aralarından seçtiği gönüllülerle beraber toplum düzenini sağlamaya çalışıyor. Ancak kısa süre içinde tüm kurumların düzene gireceğini öngörüyor herkes.
Bu arada Suriye halkı Türk halkına karşı inanılmaz bir sempati duyuyorlar gözlemlediğim kadarıyla. Türk halkını kurtarıcıları gibi görüyorlar. Nitekim pazarda Türk olduğunuzu duyan yabancı esnaf bile misafirperverliğini göstermekten kaçınmıyor.
Pazarda Çin ürünleri oldukça hakim. Her yerde ucuz Çin ürünleri bulmak mümkün. Türk ürünlerine de ambargo kalktığı için Türk markaları piyasalara girmeye başlamış. Elektrik pazarında da Federal Elektrik, Nak Kablo, KYM Kablo, ARS Plastik, Noas Aydınlatma, ACK Aydınlatma, Grup Imaj, Işıldar gibi markalar hızlıca pazarlara yayılmaya başlamışlar.
Suriye’ye gelen vergi haberleri hakkında da çok fazla söylenti var. Aslında son durum şöyle ki; Yeni hükümetle beraber Esad rejimine bağlı olan Idlib’ten Şam’a geçişler başladığı için, ticari ürünlerde vergisiz olarak geçmeye başlamış.
Hükümet geçici önlem olarak çok hızlı bir vergilendirme planı yapmış, buna göre aydınlatma ürünlerinde ton başı 1000$, diğer elektrik ürünlerinde (kablo vs.) ton başı 300$ olarak alel acele bir vergi koymuşlar, ama bu planın uygulanabilir olmadığını söylüyor firmalar, zaten itirazlar edilmiş. Bu sadece Türk ürünleri değil bu arada, Çin vs. tüm menşeler için geçerli. Türkiye ile özel bir serbestlik anlaşması yapılacağını öngörüyorlar en kısa zamanda. Zaten Türkiye ile çok özel bir anlaşmada söz konusu.
Bu vergilendirme bu şekilde kalmayacaktır diyorlar kesinlikle. Böylelikle Türk malları daha da avantajlı konuma gelecek diğer rakiplerine göre.
Şam’a THY direkt uçuşlarını yapmaya başladı. Nitekim vize alınmasına da lüzum yok.
Suriye’nin önümüzdeki ayların yükselen pazarlarından olacağı kesin. Hem iki hükümetin iyi diyalogları, hem de iki halkın yakınlığı son zamanlarda küresel ekonominin çalkantısı sebebiyle yeni pazarlar arayan Türk yatırımcılar için ilaç niteliğinde. Çoğu şehir 0’dan inşa edilecek. Ülke yeniden inşa edilecek. Bu pencereden bakıldığında ülkemizdeki tüm üreticiler için büyük bir fırsat kapısı olacaktır.