Dünya genelindeki verilerin %95’inden fazlasını taşıyan denizaltı fiber optik kablolar, kritik bir bilgi ve telekomünikasyon teknolojisi (BİT) altyapısı olarak öne çıkıyor. Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve Rusya gibi büyük güçlerin rekabet sahnesinde bu kabloların önemi giderek artıyor.
Halihazırda faaliyet gösteren veya planlanan yaklaşık 1,2 milyon kilometre uzunluğunda ve 600 adet denizaltı kablosu, dünya genelindeki veri akışının temel yapı taşını oluşturuyor. Bu kablolar, bulut bilişimden entegre 5G ağlarına kadar birçok teknolojinin temelini oluştururken, akışlı video, finansal işlemler, diplomatik iletişimler ve istihbarat gibi hayati bilgilerin iletimini sağlıyor.
Yapay zeka devrimiyle birlikte veri merkezlerine olan talebin artması bekleniyor ve bu da denizaltı kablolarının daha fazla kapasiteye ihtiyaç duyacağı anlamına geliyor. Bu jeopolitik ve teknolojik riskler, denizaltı sistemlerinin güvenlik açıklarının dikkate alınmasını ve Amerika Birleşik Devletleri’nin bu kritik altyapıyı korumak için atabileceği adımların gözden geçirilmesini gerektiriyor.
Denizaltı Kabloları Neden Önemlidir?
Denizaltı kabloları, uluslararası ticaretin ve iş dünyasının hemen her alanında hayati bir role sahiptir. Örneğin, büyük bir uluslararası banka, her iş günü bu kablo sistemleri aracılığıyla ortalama 3,9 trilyon dolar taşır. Kullanıcı verileri, dünya genelindeki veri merkezlerinde depolandığı için kablolar, küresel telekomünikasyonun ve internetin omurgasını oluşturur.
Bu altyapı, internetin günlük kişisel kullanımını ve daha geniş toplumsal işlevleri etkili bir şekilde kolaylaştırır. Ayrıca, hükümetlerin hassas iletişimleri de büyük ölçüde denizaltı altyapısına dayanır. Şifrelenmiş olsalar bile, bu veriler denizaltı kablolarını geçerken ticari internet hatlarından geçer.
Denizaltı kabloları, uydulara kıyasla çok daha yüksek bant genişliğine sahiptir ve daha verimli, uygun maliyetli ve güvenilirdir. Bu nedenle, dünya genelinde yüksek hızlı internet erişimini artırmak, ekonomik büyümeyi teşvik etmek, istihdam yaratmak, inovasyonu mümkün kılmak ve ticaret engellerini azaltmak için kritik bir rol oynarlar. Bu ağlar, modern dünyada vazgeçilmez bağlantılar haline gelmiş olup, küresel kalkınma ve dijital kapsayıcılık için çok önemlidir.
Kablo Döşeme, Sahiplik ve Kontrol
Denizaltı kabloları, öncelikle özel sektör şirketleri tarafından inşa edilir, sahip olunur, işletilir ve bakımı yapılır. Dünyadaki denizaltı kablolarının yaklaşık %98’i dört özel firma tarafından üretilmekte ve kurulmaktadır. 2021 yılında ABD merkezli SubCom, Fransız firması Alcatel Submarine Networks (ASN) ve Japon firması Nippon Electric Company (NEC), toplamda %87 pazar payına sahipken, Çin’in HMN Technologies şirketi ise %11’lik bir paya sahipti. Ticari denizaltı kabloları, telekomünikasyon sağlayıcıları, denizaltı kablo şirketleri, içerik sağlayıcıları ve bulut bilişim hizmet sağlayıcıları gibi tek bir şirket ya da şirketler konsorsiyumu tarafından sahiplenilebilir. Amazon, Google, Meta ve Microsoft gibi teknoloji devleri, dünya genelindeki tüm denizaltı bant genişliğinin yaklaşık yarısına sahip ya da kiralıyor.
Çin, önde gelen bir denizaltı kablo sağlayıcısı ve sahibi olarak hızla yükselmektedir. Bu durum, Asya, Afrika, Orta Doğu ve Pasifik’teki gelişmekte olan ekonomileri hedefleyen ve küresel fiber optik kablo pazarının %60’ını ele geçirmeyi amaçlayan Pekin’in 2015’te başlattığı Dijital İpek Yolu girişiminin merkezinde yer almıştır.
Çinli şirketler, ulusal güvenlik riskleri nedeniyle ABD’nin endişeleri doğrultusunda yakın zamanda ABD yatırımlarından ve firmalarından men edilmiştir. Ancak, HMN Technologies son dört yılda dünya genelinde döşenen denizaltı kablolarının %18’ini sağlamış ve son 10 yılda dünyanın en hızlı büyüyen denizaltı kablo üreticisi haline gelmiştir.
Kablo Sistemlerinin Güvenlik Açıkları ve Çin’in Etkisi
Denizaltı kabloları, çeşitli faktörlere karşı oldukça savunmasızdır. Kablo hasarlarının çoğu kasıtsızdır ve genellikle insan etkileşimlerinden kaynaklanır. Yine de, bu kablolar için potansiyel tehlikeler arasında demirleme, balıkçılık ekipmanları, aşırı hava koşulları, depremler ve heyelanlar yer alır. Her yıl tahmini olarak 100 ila 150 kablo kopmaktadır ve bunların çoğu balıkçılık ekipmanları veya çapalar nedeniyle meydana gelmektedir.
Denizaltı altyapısının ölçeği ve görünürlüğü, onu sabotajcılar için kolay bir hedef haline getirir. 2023’te Tayvan’daki yetkililer, bölgedeki iki Çin gemisini, Tayvan’ın Matsu Adaları’na internet sağlayan denizaltı kablolarını kesmekle suçladı ve bu olay, 14.000 kişiyi altı hafta boyunca dijital izolasyona sürükledi.
Benzer şekilde, Ekim 2023’te İsveç ve Estonya’yı birbirine bağlayan bir Baltık Denizi telekomünikasyon kablosu, Finlandiya-Estonya gaz boru hattı ve kablosuyla birlikte zarar gördü. İsveç C ivil Savunma Bakanı Carl-Oskar Bohlin, İsveç-Estonya kablosunun “dış güç veya müdahale” sonucu zarar gördüğünü belirtti.
Daha az olası olsa da yine de endişe verici bir diğer husus, Çin gibi jeopolitik rakiplerin bu altyapı üzerinden akan verileri toplayabilmesidir. ABD yetkilileri, Çin firmalarının yeni küresel deniz tabanı kablo projelerine dahil olması konusunda endişelidir.
Çin’in, bu kablolar üzerinden akan verileri izleyebileceği ya da kabloların kıyı iniş istasyonlarına müdahale ederek tüm ülkeleri internetten kesebileceği düşünülmektedir. Çin’in denizaltı kablo inşasında elde ettiği hızlı büyüme ve HMN Technologies’in sektördeki etkisi, bu endişeleri artırmaktadır.
ABD, bu güvenlik risklerine karşı denizaltı kablo sistemlerinin korunmasını sağlamak için birçok stratejik adım atmayı düşünmektedir. Örneğin, ABD hükümeti, ABD Uluslararası Kalkınma Finansmanı Kurumu (DFC) aracılığıyla denizaltı kablo projelerine finansman sağlamaktadır. Ayrıca, ABD ve müttefikleri, denizaltı kablo projelerini finanse etmek ve bu kablo ağlarını korumak için iş birliği yapmaktadır.
Sonuç olarak; denizaltı kabloları, küresel iletişim altyapısının vazgeçilmez bileşenleridir. Bu kablolar, finansal işlemlerden ulusal güvenlik iletişimlerine kadar her alanda kritik bir rol oynar. Çin ve Rusya gibi devletlerin bu altyapıya yönelik tehditleri, denizaltı kablo sistemlerinin korunmasının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Bu kabloların korunması, yalnızca fiziksel tehditlere karşı değil, aynı zamanda bu kablolar aracılığıyla iletilen verilerin güvenliği için de hayati önem taşımaktadır. ABD ve müttefikleri, denizaltı kablolarının güvenliğini sağlamak için uluslararası iş birliği ve stratejik adımlar atmalıdır. Bu adımlar, küresel ekonominin dijital omurgasını koruyacak ve gelecekteki siber tehditlere karşı direnç oluşturacaktır.