cok-uluslu-sirketlerin-tedarik-zincirlerine-iliskin-insan-haklari-duzenlemeleri

Günümüzde tüm dünya gerek bireysel anlamda gerekse kurumlar ve hükümetler düzeyinde giderek birbirine entegre olmaktadır. Böyle bir dünyada çok uluslu şirketlerin insan hakları üzerinde birçok açıdan farklı etkileri olduğunu söylemek mümkündür.

Küresel erişimleri ve karmaşık tedarik zincirleri nedeniyle çok uluslu şirketler zorla çalıştırma, çocuk işçiliği ve ayrımcılık gibi insan hakları ihlallerine karışabilmektedir. Özellikle son yıllarda, çok uluslu şirketleri tedarik zincirlerindeki insan hakları ihlallerinden sorumlu tutacak düzenlemelere duyulan ihtiyaç giderek daha fazla kabul görmektedir. Bu şirketlerin tedarik zincirlerine ilişkin insan hakları düzenlemelerinin bu kadar önemli hale gelmesinde birçok faktör etkili olmuştur. Bunları şöyle özetleyebiliriz:

yaptirim-mekanizmalarinin-eksikligi

  • Küresel tedarik zincirlerinde insan hakları ihlallerinin artması: Küresel tedarik zincirlerindeki insan hakları ihlallerine ilişkin kamuoyunun farkındalığı, kısmen gazetecilerin ve sivil toplum kuruluşlarının (STK’lar) yaptığı araştırmalar sayesinde son yıllarda daha fazla artmıştır.
  • Etik tüketiciliğin yükselişi: Tüketiciler, satın aldıkları ürünlerin insan haklarına saygılı bir şekilde üretilmesini giderek daha fazla talep etmektedir. Bu durum şirketlerin tedarik zinciri uygulamalarını iyileştirmeleri yönünde büyük bir baskı oluşturmaktadır.
  • Uluslararası insan hakları standartlarının benimsenmesi: Son yıllarda Birleşmiş Milletler İş Dünyası ve İnsan Haklarına İlişkin Kılavuz İlkeleri gibi farklı uluslararası insan hakları standardı kabul edilmiştir. Bu standartlar hükümetlere ve işletmelere insan hakları sorunlarını ele almaları için bir çerçeve sağlamaktadır.

Tedarik Zincirlerine İlişkin İnsan Hakları Düzenlemeleri

Tedarik zincirlerine ilişkin çok sayıda farklı türde insan hakları düzenlemesi bulunmaktadır. Bu düzenlemeleri üç ana başlıkta inceleyebiliriz:

  • Zorunlu durum tespiti: Zorunlu durum tespiti yasaları, şirketlerin tedarik zincirlerindeki insan hakları risklerini tespit etmek ve ele almak için adımlar atmasını gerektirmektedir.

Bu yasalar genellikle şirketlerin risk değerlendirmeleri yapmasını, insan hakları politikaları geliştirip uygulamasını ve ilerlemelerini izleyip raporlamasını zorunlu kılmaktadır.

  • Şeffaflık gereklilikleri: Şeffaflık odaklı gereksinimler, şirketlerin tedarik zincirleri ve insan hakları performansları hakkındaki bilgileri açıklamasını belirtmektedir. Bu düzenlemeler insan hakları konularında kamuoyunun farkındalığının artmasına ve şirketlerin eylemlerinden sorumlu tutulmasına yardımcı olabilmektedir.
  • Tedarik politikaları: Tedarik politikaları, şirketleri belirli insan hakları standartlarını karşılayan tedarikçilerden ürün tedarik etmeye teşvik etmek için kullanılabilmektedir. Bu politikalarla birlikte etik olarak üretilen ürünler için yeni pazarlar yaratılabilmektedir.

cevresel-risklere-karsi-girisimler-ve-onlemler

İnsan Hakları Düzenlemelerine Örnekler

Günümüzde birçok ülke tedarik zincirlerine ilişkin insan hakları düzenlemelerini kabul etmiştir. Bu düzenlemelerin kapsamları ve yaklaşımları farklılık gösterse de hepsi küresel tedarik zincirlerinde insan hakları ihlallerini önlemek gibi ortak bir hedefi paylaşmaktadır.

  • Fransız Kurumsal İhtiyat Görevi Kanunu: 2017 yılında yürürlüğe giren kanun, Fransa’da 5.000’den fazla çalışanı olan şirketlerin, tedarik zincirlerinde insan hakları ve çevresel riskleri tespit etmek ve önlemek için adımlar atmasını gerektirmektedir.
  • Birleşik Krallık Modern Kölelik Yasası: 2015 yılında yürürlüğe giren Birleşik Krallık Modern Kölelik Yasası, cirosu 36,5 milyon £ veya daha fazla olan şirketlerin, tedarik zincirlerinde modern kölelikle mücadele çabaları hakkında yıllık olarak rapor vermesini zorunlu hale getirmiştir.
  • Kaliforniya Tedarik Zincirlerinde Şeffaflık Yasası: ABD’de 2010 yılında yürürlüğe Kaliforniya Şeffaflık Yasası, yıllık brüt geliri

100 milyon dolar veya daha fazla olan şirketlerin, tedarik zincirlerinde zorla çalıştırmayı ortadan kaldırmaya yönelik çabalarını açıklamalarını zorunlu kılmaktadır.

Çok uluslu şirketlerin tedarik zincirlerinde etkili insan hakları düzenlemelerinin uygulanması her zaman kolay olmamaktadır. Şirketlerin ve hükümetlerin bu noktada beraber üstesinden gelmeleri gereken bazı zorluklar mevcuttur:

  • Tedarik zincirlerinin küresel erişimi: Tedarik zincirleri genellikle küresel ve karmaşık düzeyde geliştiğinden insan hakları standartlarının izlenmesini ve uygulanmasını da zorlaştırmaktadır.
  • Yaptırım mekanizmalarının eksikliği: Birçok ülkede, şirketlerin insan hakları düzenlemelerine uymasını sağlayacak yeterli yaptırım mekanizmaları bulunmamaktadır.
  • Misilleme korkusu: Şirketler, yanlış davranış suçlamalarına veya itibarlarının zedelenmesine yol açabileceğinden korktukları takdirde tedarik zincirleriyle ilgili bilgileri açıklama konusunda isteksiz olabilirler.

Çok uluslu şirketlerin tedarik zincirlerinde insan hakları düzenlemelerinin etkinliğini artırmaya yönelik yararlanabileceği fırsatlardan bazıları şunlardır:

  • Hükümetler, uyumlu insan hakları düzenlemelerini geliştirmek ve uygulamak için birlikte çalışabilir.
  • İşletmeler ve STK’lar, insan hakları durum tespitine yönelik en iyi uygulamaları geliştirmek ve uygulamak için beraber hareket edebilir.
  • İşçilere, isimsiz raporlama mekanizmaları ve şikayet prosedürleri yoluyla insan hakları ihlallerini bildirme yetkisi tanınabilir.

Görüşmek dileğiyle…

 

Kaynaklar

1- United Nations Office of the High Commissioner for Human Rights (OHCHR): https://www.ohchr.org/

2- International Labour Organization (ILO): https://www.ilo.org/

3- Organisation for Economic Co-operation and Development (OECD): https://www.oecd.org/

4- Amnesty International: https://www.amnesty.org/

5- Human Rights Watch: https://www.hrw.org/

 

Dilek Aşan
DİLEK AŞAN 1972 yılında Mersin’de dünyaya geldi. 1991 yılında İnönü Üniversitesi Tekstil Teknikerliği Bölümü ön lisans programından, 1994 yılında Çukurova Üniversitesi İktisat Bölümü lisans programından, 1999 yılında Mersin Üniversitesi Yönetim Bilimleri Bölümü yüksek lisans programından mezun oldu. İş hayatına Mersin’de bulunan APİTAŞ HOLDİNG’de “Kalite Yöneticisi” olarak başladı. Bu sürede aldığı eğitimleri ivedilikle çalışmalarına uygulaması “Kalite” kariyerinde iyi bir başlangıç oldu. 8 yıllık profesyonel çalışma yaşantısı içerisinde Fransa menşeili bir danışmanlık firmasından teklif aldı ve burada çalıştığı süre boyunca önemli deneyimler elde etti. Yöneticilik yaptığı Tekstil işletmesinde üretim takip yazılımına yönetim sistemi süreçlerinin entegre edilmesini sağladı ve yöneticilik yaptığı bu firmanın “EFQM Mükemmellik Belgesi ve Ödülü” alması için gerekli olan çalışmaları bizzat yönetti. Girişimci ruhu, aldığı eğitimler ve edindiği deneyimler ile 2007 yılında kurmuş olduğu Taksim Danışmanlık Hizmetleri markasıyla, iş birliği kurduğu yüzlerce firma ile sayısız başarılara imza attı. Bu firmaların gelişim süreçlerine ve on binlerce insanın hayatlarına dokundu. Taksim Danışmanlık ile çalışmalarına CNR Holding gibi köklü bir markayla başladı. Burada 7 yıl boyunca Kalite, Çevre ve İş Güvenliği Yönetim Sistemleri, TSE Belgelendirme ve marka denetimlerinin hazırlık çalışmalarını başarıyla yürütmesi, şu anda da Türkiye’nin en önemli markaları ile iş birliği sağlamasında gerekli temelleri atmasına sebep oldu. Hayat boyu öğrenme ve sürekli gelişim prensipleriyle halen iş birliği içerisinde olduğu firmalarına Kalite’nin yanı sıra Sosyal Uygunluk, Tedarik Zinciri Yönetimi ve Denetimi, Kurumsal Sürdürülebilirlik, Sürdürülebilirlik Raporlamaları ve Sürdürülebilirlik Ödül Programları ile ilgili danışmanlık ve eğitim hizmetleri sağlıyor. 2021 yılında yayınlanan “50 Soruda Kurumsal Sürdürülebilirlik” adlı kitabı yayınlandı ve basım aşamasındaki "Kurumsal Sürdürülebilirlik ile Kurumsallaş" kitabını da iş dünyasına kazandırma çalışmalarına devam ediyor.