21.Yüzyılda Türkiye’mizde ve tüm dünyada, birçok alanda büyük değişikliklere tanık olmaktayız. Enerji kaynaklarının paylaşımı ile ilgili krizler, gittikçe etkinleşen çevre bilinci, hızlı nüfus artışı ve buna bağlı olarak artan ekonomik rekabet, insanları, ellerinde bulunan olanakları daha rasyonel kullanmaya zorlamaktadır.
Devasa adımlarla ilerleyen iletişim sistemlerinin ışığında, globalleşen dünyanın yaşadığı bir süreçte Türkiye’nin de yerini alabilmesi, yenilikleri yakından takip edebilmesi ve yeni teknolojileri hızla adapte olmasıyla gerçekleşebilecektir.
Dünyamızda meydana gelen bu değişikliklerden ülkemiz de etkilenmiş, son yıllarda özellikle büyük şehirlerimizde yaşanan hava kirliliğinin dayanılmaz boyutlara ulaşması sonucu, ısınma ihtiyacının ekonomik ve çevreye saygılı bir şekilde sağlamanın gereği kavranarak, doğal gaz kullanımı yaygınlaştırılmıştır.
Son yıllarda doğal gaz fiyatlarında yaşanan artışlar, bugün insanları tekrar kalitesiz kömüre yönlendirmekte, hava kirliliği büyük şehirlerimizi tehdit etmektedir.
Enerji Kaynakları;
1- Yenilenemeyen Enerji Kaynakları (Birincil Enerji Kaynakları)
Yenilenemeyen enerji kaynakları, doğada bulundukları biçimde değiştirilmeden kullanılabilen kaynaklardır.
A- Petrol
B- Kömür
C- Doğalgaz
2- Yenilenebilir Enerji Kaynakları
Yenilenebilir enerji kaynakları kendisini yenileyen, tükenmeyen enerji kaynaklarıdır.
A-Rüzgar enerjisi,
B- Güneş enerjisi,
C- Jeotermal enerjisi,
D- Biogaz enerjisi,
E- Hidroelektrik enerjisi,
Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi’nin (NAS) Amerika için yayınladığı raporda, fosil yakıtların insan sağlına verdiği zararın yıllık kişi başına maliyeti yaklaşık 400 USD olduğunu ifade etmiştir.
Yeşil Binalar başlığı altında toplanabilecek birbirinden ayırt edilmesi hiç kolay olmayan üç bina türünden bahsedilebilir;
I- Akıllı binalar
II- Pasif binalar
III-Çevre dostu sosyal Binalar
Akıllı binaların önceliği, doğayla bütünleşmekten çok, gelişmiş teknolojilerden yararlanarak enerjiden tasarruf etmek ve yenilenebilir enerjilerden yararlanmak olarak öne çıkmaktadır. Bu tür binalar daha çok prestij amacıyla yapılmaktadır.
Pasif binalar, doğayla uyuma ve onunla bütünleşmeye odaklanmakta ve doğadan en üst düzeyde yararlanarak neredeyse hiç enerjiye ihtiyaç duymamaktadır.
Çevre dostu sosyal binalar, Kavramını yaklaşık %5’in altında bir ekstra maliyetle oldukça yüksek enerji tasarrufu sağlanan binalar için kullanıyoruz.
Çevre üzerindeki olumsuz etkileri en düşük düzeyde tutmayı amaçlayan bu tür binalarda öne çıkan hususlar;
Güneş ısı ve ışığı ile doğal havalandırma olanaklarından yararlanmaya özen gösterme, binanın yönünü iyi seçme, yalıtım ve gölgelendirme vb. uygulamalarla düşük maliyetle yüksek enerji tasarrufu sağlamaktır.
Dünyada toplam enerji tüketiminin yaklaşık 1/3 nü binalarda tüketilmekte, bu tüketim sonucu dünya atmosferine salınan toplam Karbondioksit’in %24’ü binalardaki enerji tüketiminden kaynaklanmaktadır. Yeşil binalar sanıldığı gibi yüksek maliyetli değildir.
Son 10 yılda içinde yapılan yeşil binalarda maliyet farkı %4-%14 dolayındadır. Türüne göre yapılan harcamaların geri dönüş süresi önemli farklılıklar göstermektedir. Bazı harcamalar için geri dönüş süresi 3 yıldan bile kısadır. Ancak ortalama olarak yapılan harcamalar altı yıl gibi bir sürede kendisini geri ödemektedir.
Bir binanın 40-50 yıllık yaşam ömrü olduğu varsayımı üzerinden yapılan hesaplamalar, yapılan harcamaları 8 ile 12 katı enerji tasarrufu sağlanabildiği ortaya koymaktadır.
Binaların yeşil olmasına hizmet eden harcamaları bir maliyet unsuru olarak değil, bir yatırım unsuru olarak görmek gerekir.
Yeşil Binaların Diğer Binalardan Farkı Nedir?
Günümüzde yapı sektörü karbon ayak izi artışında diğer sektörlerin önüne geçmiştir. Doğal kaynakların üçte birini kullanan bu sektör taze suyun %12’sini kullanırken, toplam katı atığın %40’ından sorumludur.
Yeşil binalar, yapılı çevrenin insan sağlığı ve doğal çevre üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirecek şekilde tasarlanır, işletilir ve sonlandırılır.
Bu da, enerjinin, suyun ve diğer kaynakların etkin kullanımı, kullanıcıların sağlığının korunması ve çalışanların verimliliğinin arttırılması; atık, kirlilik ve çevresel bozulmanın azaltılması anlamına gelir.
Yeşil binalar üzerinde yapılan araştırmalar, binaların bu şekilde tasarlanması ve işletilmesi durumunda, geleneksel yöntemlerle tasarlanmış ve işletilen ortalama binalara göre enerji kullanımında %24 ile %50 arasında, CO2 emisyonlarında %33 ile %39 arasında, su tüketiminde %30 ile %50 arasında, katı atık miktarında %70 oranında, bakım maliyetlerinde ise %13 oranında azaltım sağlanabileceğini göstermektedir.
Amerikan Yeşil Bina Konseyi (United States Green Building Council, USGBC), bir yeşil binanın ortalama %32 daha az elektrik kullanarak yılda 350 metrik ton CO2 emisyonunun önüne geçtiğini yayınlamıştır.
Binaların enerji ve kaynak kullanımında ve atık ve emisyon üretimindeki payı göz önünde bulundurulduğunda, bu tasarrufların ne kadar önemli olduğu anlaşılabilir. Üstelik yeni bina ihtiyacı sürekli artmaktadır ve yapı sektörünün etkisinin mevcut hale göre daha da artması beklenmektedir; USGBC önümüzdeki 25 yıl içinde binalardan kaynaklanan CO2 emisyonlarının, yılda %1.8‘lik bir oranla diğer sektörlere göre çok daha hızlı bir artış göstermesini öngörmektedir.
Binaların çevresel etkilerinin azaltılması ve yeşil binaların tasarlanması için bu tür binaların detaylı tanımlarının yapılması gerekir. Ancak bu şekilde ortalama bina ve daha yüksek performanslı binalardan bahsedilebilir ve binaların performanslarının daha da yükseltilebilmesi için izlenmesi gereken yol haritası oluşturulabilir.
Binaların yeşil olarak tanımlanabilmesi için, sürdürülebilir arazi planlaması, su ve enerji, ekolojik malzeme kullanımı, iç ortam hava kalitesi, kullanıcı sağlığı ve konforu, ulaşım ve atıkların kontrolü, akustik ve kirlilik gibi alanlarda belli standartları karşılaması gerekir.
Bu konular altında kaynakların verimli kullanılması, binanın tasarım ve inşaat sürecinde çevreye etkisinin azaltılması amaçlanır.
Yeşil Bina Nedir Sorusuna?
‘Yeşil’ bir bina, tasarımı, yapımı veya işletmesinde olumsuz etkileri azaltan veya ortadan kaldıran ve iklim ve doğal ortamımız üzerinde olumlu etkiler yaratabilen bir binadır.
Yeşil binalar değerli doğal kaynakları korur ve yaşam kalitemizi geliştirir.
Bir bina ‘yeşil’ yapabilirsiniz özellikleri vardır.
Bunlar ise şunları içerir:
- Enerji, su ve diğer kaynakların verimli kullanımı,
- Güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kullanımı,
- Kirlilik ve atık azaltma önlemleri ve yeniden kullanım ve geri dönüşümün sağlanması,
- İyi kapalı çevre hava kalitesi,
- Toksik olmayan, etik ve sürdürülebilir malzemelerin kullanımı,
- Tasarım, inşaat ve operasyonda çevrenin değerlendirilmesi,
- Tasarım, inşaat ve operasyonda yolcuların yaşam kalitesinin değerlendirilmesi,
- Değişen bir ortama uyum sağlayan bir tasarım.
Herhangi bir bina, yukarda listelenen özellikleri içermesi koşuluyla, bir ev, bir ofis, bir okul, bir hastane, bir topluluk merkezi veya başka bir yapı türü olsun, yeşil bir bina olabilir.
Bununla birlikte, tüm yeşil binaların ve olması gereken aynı olmadığını belirtmek gerekir.
Farklı ülkeler ve bölgeler, ayırt edici iklim koşulları, eşsiz kültürler ve gelenekler, çeşitli bina türleri ve yaşları veya geniş kapsamlı çevresel, ekonomik ve sosyal öncelikler gibi çeşitli özelliklere sahiptir. Bunların hepsi yeşil binaya yaklaşımlarını şekillendirir.
Tüketim toplumunun sayısının hızla artması, başta çevre kirliliği olmak üzere, küresel ısınma ve iklim değişikliği, doğal bitki örtüsü ve toprak kaynaklarının bozulması, su kaynakları ve içme suyu azalması, biyo çeşitliliğin tahribi ve ozon tabakasının zarar görmesi gibi büyük sorunlarla beraber yoğun miktarda atık sorunu da doğurmuştur.
Bu atıklar, önceleri toplumda sorunlara neden olmazken, zamanla büyüyerek bütün dünya ekosistemini tehdit edecek boyutlara ulaşmışlardır.
Çevresel kaygılar sürdürülebilirlik kavramını ortaya çıkarmış ve bu kavram, sürdürülebilir kalkınma bakış açısıyla aralarında inşaat sektörünün de bulunduğu birçok önemli alanda kendine yer bulmuştur.
Yeşil Binalar başlı başına bir sürdürülebilirlik projesidir ve uluslararası alanda farklı sertifikasyon kurumları bu alanda standartlar oluşturulmuştur. Bu sertifikaya «yeşil bina sertifikası» denmektedir. Binanın performansına göre alınacak sertifika derecesi değişmektedir.
Enerji verimliliği oranındaki artış, projenin konumu ve ulaşım gibi kategoriler altında değerlendirilen projeler sertifikasyon kriterlerine uyumu oranında derece elde eder.
Yeşil Bina Sertifikaları
Sertifika veren kurum sayısı birden fazladır, her sertifika temel prensipte aynı olmasına rağmen standartlar arasında bazı değişiklikler vardır. Listelenen sertifika türleri arasında en yaygın olan Amerikan Yeşil Bina Derneği’ne ait olan LEED sertifikasıdır.
Almanya’da başlayan yeşil bina sertifikası süreci genel hatları ile bina yapımından önce planlama esnasında başlayan sürdürülebilirlik çalışmalarını kapsamaktadır. Amaç net bir şekilde planlamanın sürdürülebilirlik ve eko sistem dengesini bozmadan yapılmasını içermektedir.
Değerlendirme sonuçları ise LEED sertifikasına benzerlik göstererek bronz, gümüş ve altın olarak takdim edilir. LEED derecelendirmesi 4 kategoriden oluşmaktadır. Normal, Gümüş, Altın ve Platinum sertifika dereceleri mevcuttur.
Yeşil Bina Tarihçesi
Dünyanın birçok yerinde farklı yeşil bina sertifika sistemi mevcut.
1990 yılında İngiltere’de ortaya çıkan Breeam (Building Research Establishment Environmental Assessment Method) yeşil bina sistemi ile gelişen çalışmalar Amerika’da LEED yeşil bina sistemi (Leadership In Energy and Environmental Design) doğuşuyla devam etti.
1998 yıllarına gelindiğinde ise gelişmiş ülkeler sürdürülebilir ve yeşil binalar konusunda bir araya gelerek yeşil bina sertifikası süreçlerini tekrar gözden geçirmeye karar verdiler ve LLSBE (International Initiative For Sustainable Built environment) kurdular.
Bu şekilde büyüyen süreç gelişmeye devam etti. 2003 yıllarda yeşil bina sertifikası adına Greenstar,2004 de Japonya da Casbee, Almanya’da ise DGNB kurularak yeşil bina kriterleri değerlendirildi ve ülkelerin kendilerine özel kriterleri oluşturuldu.
LEED Sertifikası
LEED Yeşil Bina Sertfikası’nı anlatabilmek için öncelikle “LEED” kelime anlamını açıklamamız yararlı olacaktır.
İngilizce açılımı olarak “Leadership in Energy and Environmental Design” olarak geçen LEED Sertifikası kendi dilimizde ise “Enerji ve Çevre Dostu Tasarımlarda İlerleme” olarak adlandırılmaktadır.
Kısaca LEED, eko sistemi bozmadan doğal yaşamı desteklemek için sürdürülebilirliğin temel kriterlerine uyumluluk gösteren binalara verilen bir takdir belgesidir.
1998 yılında ABD başlayan LEED Sertifikası süreci, Amerikan Yeşil Bina Konseyi- USGBC (United States Green Building Council) tarafından oluşturulmuştur.
Bu sertifikasyon sürecinin yaratılmasının nedeni ise enerji ve çevre tasarımlarına öncülük ederek sürdürülebilir sistemler oluşturup standartlar yaratmaktır.
Yeşil bina kavramını bilinçlerde oluşturmak ve ölçülebilir standartlar oluşturmak,
İnşaat sektöründe çevresel öncülük oluşturmak ve desteklenmesini sağlamak,
Yeşil binayı desteklemek ve bu kavramın önemini artılarını destekleyen kişi sayısını artırmak,
Pazarı yeşil dostu sürdürülebilirlik kavramı ile özelleştirmek ve sektörün buna kaymasına neden olmak ve rekabet oluşturmaktır.
LEED Sertifikası Kriterleri
LEED sertifikası kriterlerinin sonucunda bir ‘Score Card’ yani puanlama tablosu oluşturulur.
Puanlamalar ise LEED Sertifikası seviyelerini belirtirler.
LEED Sertifikası Seviyeleri
LEED Certified, LEED Silver, LEED Gold ve LEED Platinum’dur. LEED sertifikası seviyeleri tüm binalar için 40 ve üzeri puan kazanılarak alınabilmektedir.
LEED Sertifikası Kategorileri
- Konum ve Ulaşım (Location and Transport) – 16 Puan
- Sürdürülebilir Araziler (Sustainable Sites) – 10 Puan
- Su Verimliliği (Water Efficiency) – 11 Puan
- Enerji ve Atmosfer (Energy and Atmosphere) – 33 Puan
- Malzemeler ve Kaynaklar (Materials and Resources) – 13 Puan
- İç Ortam Kalitesi (Indoor Enviromental Quality) – 16 Puan
- İnovasyon (Innovation) ve Bölgesel Öncelikler (Regional Priority) – 10 Puan
LEED Sertifikası Değerlendirme Sistemleri
LEED Sertifikası ihtiyaç alanlarına göre ayrıştırılmış ve farklı bina projeleri için farklı LEED Rating Systems olarak üretilmiştir.
Bunlar şu şekildedir;
LEED BD&C – Bina Tasarım ve İnşaat: 93 m2’den büyük Yeni Binalar, Yeni Binalar Kaba İnşaat, Okullar, Mağazalar, Veri Merkezleri, Depo ve Dağıtım Merkezleri, Konaklama ve Hastaneler için başvurulabilir.
LEED ID&C – İç Mekan ve İnşaat: 22 m2’den büyük tüm İç Mekanlar, Mağazalar ve Konaklama Tesisleri için başvurulabilir.
LEED EB&OM – Mevcut Binalar: 93 m2’den büyük Mevcut Binalar, Mağazalar, Okullar, Konaklama Tesisleri, Veri Merkezleri ve Depo ve Dağıtım Merkezleri gibi mevcut binalar için başvurulabilir.
LEED ND – Mahalle: 1500 akreden daha küçük ve en az 2 adet konut bulunan yerleşim alanlarına alınabilen LEED Sertifika türüdür. Hem Plan aşamasında hem de inşaat aşamasında başvuru yapılabilir.
LEED Homes – Konutlar: Bir “Konut Birimi” olarak tanımlanabilecek veya birden fazla konutun bir arada bulunduğu binalar için başvuruda bulunulabilir.
LEED Sertifikası Almış Yapılar
LEED, Amerika’da oluştuktan sonra süregelen zaman içerisinde birçok eyalet ve şehirde önemli görünerek yüzlerce kilometrekare alan üzerinde değerlendirildi.
İlk olarak ABD merkezinde bulunan Dünya Ticaret Merkezi, LEED sertifikasyon sürecini uygulayarak ilk yeşil bina oldu.
Türkiye de ise yeşil bina statüsü verilen ilk bina Gebze’deki RMI binasıdır.
1998 yılından günümüze başlıca ABD olmak üzere Kanada, Çin, Hindistan, Brezilya, Güney Kore, Tayvan, Almanya, Türkiye, İsveç, BAE ülkeleri yeşil bina sertifikasyon sürecine katılarak ortalama 500 km2 sertifikalı bürüt alanda uygulamaya geçirildi.
Toplam 35.000 yeşil bina sertifikalı proje gerçekleştirilmiştir.
LEED Sertifikası Danışmanlığı
Globalleşen dünyada çok önemli bir yerde olan LEED sertifikası eko sistem ve sürdürülebilir yaşam adına en önemli belge niteliğindedir.
Kurumların yapılarını sürdürülebilir tabanlı oluşturması ve kaynaklarını en etkin şekilde kullanıyor olması, Dünyanın gelişimi açısından önemlidir. Sinerji ve ekip çalışması olarak adlandırabileceğimiz LEED Sertifikası oldukça uzun soluklu bir çalışmadır.
Proje yüklenicisi ile birlikte birçok disiplinde uzmanın bir araya gelmesi yürütülen LEED Sertifika projelerinde elektrik, makine, inşaat mühendisinin yanı sıra mimar ve peyzaj mimarının da süreçlere dahil olduğu ve tüm bu alanlarda tecrübeli LEED AP uzmanları ile çalışmalar sürdürülmektedir.
LEED Sertifikası danışmanlığı ile LEED AP gibi uzman ve tecrübeli kişiler projeyi tasarım aşamasından itibaren bina kullanıma açılana kadar kontrol ederek tüm LEED sürecini gerçekleştirmektedir.
LEED AP ile yürütülen LEED projelerinde zamandan ve maliyetten tasarruf edildiği gibi LEED Innovation kategorisinden de 1 puan ekstra kazanılmaktadır.
Tecrübeli LEED ekibi ile devam edilen projelerde tasarım aşamasından daha yüksek seviyede LEED Sertifikası almak için erken ve düşük maliyetli adımlar atılabilmektedir.
Özellikle LEED Sertifikasının Ön Koşullarını gecikmeden yerine getirilmesinde LEED Danışmanlığının çok büyük etkisi bulunmaktadır.
AB, 2021 yılında itibaren yeni binalar için sıfır karbon salınım şartı getirmeyi planlamaktadır.
Diğer taraftan, 2019 yılı verilerine göre Türkiye’de yeşil sertifikalı bina sayısı 217 adettir. Bu veri bize çok geri kaldığımızı göstermektedir.
Türkiye’deki binaların stokunun yaklaşık %77’inde yalıtım uygulanmamıştır. Bu durum, zengin olmadığımız halde pahalı yaşadığımız anlamına gelmektedir.
Ülkemizdeki mevcut yapılar ile karşılaştırdığımızda İsveç’teki ortalama bir bina, İstanbul’daki ortalama bir binadan yaklaşık 2.8, Ankara’daki bir binadan 3.6 kat, Erzurum’daki bir binadan 6 kat az yakıt kullanımıyla aynı düzeyde ısınabilmektedir.
Bu veriler, Türkiye’de enerji tasarrufu sağlama potansiyelinin ne kadar yüksek olduğunu ortaya koymaktadır.
Doğaya yönelik tahribatın ve çevresel maliyetlerin önemli boyutları ulaştığı günümüzde, devlet, doğa ve sürdürülebilirlik arasında kurulması gereken çok hassas bir dengenin baş aktörü konumundadır.
Türkiye’mizde Yeşil Binaların Yaygınlaştırmaya Yönelik Politikalar ve Yasal Düzenlemeler
- 2001 yılında ‘’Yapı Denetimi Kanunu’’
- 2007 yılında ‘’Enerji Verimliliği Kanunu’’
- 2008 yılında ‘’Binalarda Enerji Performans Yönetmeliği’’ ile mevcut ve yeni binalara verilmek üzere ‘’Enerji Kimlik Belgesi’’ düzenlenmesi kararı alınmıştır.
- 2017 tarihine kadar ‘’Enerji Kimlik Belgesi’’ alınması zorunlu hale gelmiştir.
- 2012 tarihinde ‘’ Enerji Verimliliği Strateji Belgesi’’ : (2023 yılına kadar en az 10 Milyon konut ile birlikte toplam kullanım alanı 10 Bin metrekare’nin üzerindeki ticari ve hizmet binalarının tamamında, belirlenmiş standartları sağlayan ısı yalıtımının ve enerji verimli sistemlerin uygulanması; enerjinin en az %20’sinin yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanması)
- 2014 tarihinde ‘’Sürdürülebilir Yeşil Binalar ile Sürdürülebilir Yerleşmelerin Belgelendirilmesine Dair Yönetmelik’’
- 2011-2023 dönemini kapsayan ‘’İklim Değişikliği Eylem Planı’’ (2023 yılına kadar en az 1 milyon binada ısı yalıtımı ve enerji verimliliğinin sağlanması, binalarda yenilenebilir enerjinin arttırılması, kamuya ait bina ve tesislerde enerji tüketiminin %10 ile %20 arasında azaltılması)
- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan tahminler, 2000 yılı öncesinde yapılan binaların %40’ına karşılık gelen yaklaşık 6,5 milyon konutun yenilenmesi ve güçlendirilmesi gerektiğini göstermektedir.
Sonuç olarak;
Dünyadaki birincil enerji kaynak rezervlerinin sınırlı olması nedeniyle, tüketime arz edilen enerjinin verimli ve etkin kullanılması ve genel enerji tüketiminin, üretimi ve yaşam konforunu etkilemeden en aza indirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Ülkemizde bir birim katma değer yaratabilmek için birçok ülkeye göre daha çok enerji harcanmaktadır.
Arz-talep istatistikleri ile üretim profilleri incelendiğinde Türkiye’de enerjinin erimli ve etkin kullanılmadığı anlaşılmaktadır.
Türkiye’de enerji verimliliği ile ilgili yeterli bilinci oluşturabilmek amacı ile gerekli mevzuat çalışmaları yapılmaktadır. Bir kısım düzenleme yürürlüğe girmiş ve uygulamaya yönelik çalışmalar devam etmektedir.
Bir diğer yandan enerji verimliliğinin bilinçlendirilmesi amacı ile insanların eğitilmesi gerekmektedir.
Gerek okullarda küçük yaşlardaki çocukların, gerekse yazılı ve görsel medya aracılığı ile insanların bilinçlendirilmesi yönelik çalışmalar yapılması gereklidir.
Görüşmek dileğiyle…
KAYNAKÇA:
1- MMO Yayınları,
http://www1.mmo.org.tr/resimler/dosya_ekler/0b4b7000800cf78_ek.pdf?dergi=854
2- Dergi Park Yayınları,
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/186134
3- Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Yayınları
https://recturkey.files.wordpress.com/2017/02/yesil-binalar.pdf
4- İstanbul Teknik Üniversitesi « Fen Bilimleri Enstitüsü (Yeşil Bina Projelerinde Tasarım Süreci İçin Bir Yaklaşım: Leed V4 Sertifikalandırma Süreci Modeli )
https://polen.itu.edu.tr/bitstream/11527/14245/1/10078745.pdf
5- Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca Yeşil Bina Yönetmeliği
https://www.csb.gov.tr/yesil-bina-yonetmeligi-yayimlandi-bakanlik-faaliyetleri-1203
6- SosyalUp Yayınları
7- Prof. Dr. M. Mustafa ERDOĞDU
https://slideplayer.biz.tr/slide/12006978/