Ülkemizde 2012 yılında açıklanan 2023 hedefleri ilk anda büyük heyecan yarattı ve gerçekten de iyi oldu. Zira 2023 Türkiye’nin 100. yılına denk geliyor. İlerleme için hedeflerimizin de olması önem arz ediyor.
Hedeflerin ilk ortaya konulduğu 2012 yılından itibaren ülkemizde gayrı milli odaklar tarafından yaşatılan süreçlerin 17/25 Aralık-15 Temmuz hain darbe girişimi ve sonrasında asimetrik düzende, uluslararası krizlerin ve gündemlerin gerçek hedefinin ülkemizi 2023 hedeflerimizden uzaklaştırmak olduğunu ve maalesef kısmen de bunun 2012-2016 rakamlarını incelediğimizde başarıldığını üzülerek müşahede etmekteyiz.
2023 hedefleri
2023 hedefleri açısından çok kıymetli dört yıldayız. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılına denk gelen 2023 hedeflerimize bakarken 100 yıl öncesinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923 yılında çizdiği çerçeve, doktrin ve söylemlerini, bir asır sonrasına ışık tutan vizyonunu, bugün yaşadıklarımızın iz düşümü açısından da irdelememiz gerekiyor. Peki Atatürk 1923 de neler demişti?
“Tam bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlıkla mümkündür. Ekonomik kalkınma, Türkiye’nin özgür, bağımsız, her zaman daha güçlü, her zaman daha zengin Türkiye idealinin belkemiğidir.
Hangi bağımsızlık vardır ki yabancıların öğütleriyle, yabancıların planları ile yükselsin? Ne denli zengin ve rahat olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, medeni insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden daha yüksek bir muameleye layık olamaz. Tam Bağımsızlık denildiği zaman; gerçekten siyasi, mali, ekonomik, adli ve askeri ila, her sahada tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir.
Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk, millet ve memleketin gerçek manada bütün bağımsızlığından yoksunluğu demektir.
Bir devlet ki: halkına koyduğu bir vergiyi yabancıdan almaz, gümrük vergilerini ülke ve ulusal isteklere göre düzenlemesi yasaklanmıştır; bir devlet ki: yabancılar üzerinde yargı yetkisinden yoksundur, böyle bir devlete elbette ‘bağımsızdır’ denemez. Türk ulusu asırlardan beri özgür ve müstakil yaşamış ve bağımsızlığı yaşamak için koşul saymış bir ulusun evlatlarıdır.
Bu ulus bağımsızlıktan yoksun yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır. Bilirsiniz ki dünyada her kavmin, varlığı kıymeti, hürriyet ve bağımsızlık hakkı, sahip olduğu ve yapacağı medenî eserlerle orantılıdır.
Medenî eser vücuda getirmek kabiliyetinden mahrum olan kavimler hürriyet ve bağımsızlıklarından soyunmaya mahkûmdurlar.
Medeniyet yolunda yürümek ve muvaffak olmak hayatın şartıdır.. Biz Türkler bütün tarihi hayatımızda hürriyet ve istiklale örnek olmuş bir milletiz. İstediğimiz dışarıda bağımsızlık, içeride kayıtsız ve koşulsuz ulusal egemenliği korumaktan ibarettir.”
2023 yılı hedeflerimizi aslında “tam bağımsızlık ekonomik bağımsızlıkla mümkündür” vizyonu çerçevesinde araştırdığımızda; işte 2023 yılında 100 yaşında olacak güzide Cumhuriyeti’mizin 100 hedefi;
- Dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına girmek.
- Yıllık GSYH’ yı 2 trilyon Dolara çıkarmak.
- Kişi başına düşen milli geliri 20 bin Doların üzerine çıkarmak.
- 500 milyar Dolarlık ihracat yapmak.
- İhracatta ileri ve yüksek teknolojili ürünlerin payını yüzde 20’lere çıkarmak.
- İnşaat malzemeleri ve müteahhitlik hizmetleri ihracatında 100 milyar Dolarla dünyada ilk üç arasına girmek.
- Orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya’nın üretim üssü olmak.
- 46 milyon turist ağırlamak ve 50 milyar Dolar gelir elde etmek.
- AB’ye tam üyelik kabul edilirse 63 milyon turist ve 86 milyar Dolar gelir elde etmek.
- Dünya çapında turizm kentleri oluşturmak.
- İç turizm pazarından 20 milyon kişinin yararlanmasını sağlamak.
- Ekonomik sıkıntılardan tamamen uzaklaşmak.
- Gelir dağılımını daha adil bir hale getirmek.
- Demokrasi ve hukuk ilkelerini tam işler hale getirmek.
- Büyüme oranlarını sürdürülebilir olarak ortalama yüzde 7’ler seviyesine yükseltmek.
- Cari açığı kapatarak cari fazla vermek.
- İşsizliği çok düşük mertebelere çekmek.
- Yoksulluk sınırının altındaki nüfusu azaltmak.
- Çok yüksek insani gelişme kategorisine çıkmak.
- Avrupa Birliği’ne tam üye olmak.
- Ortadoğu’da lider ülke olmak.
- İstanbul’u dünyanın önemli finans şehirlerinden biri yapmak.
- Orman varlığını, ülke toplam alanının yüzde 30’una çıkarmak.
- Mevcut ormanları geliştirmek, verimliliğini artırmak ve alanlarını genişletmek.
- Meteoroloji alanında bölgesel merkez olmak.
- Tüm özel çevre koruma bölgelerinde 2023’e kadar karasal ve denizsel alanlarda biyolojik çeşitlilik tespit çalışmalarını bitirmek.
- Tüm nesli tehdit ve tehlike altında olan endemik, gösterge türlerin korunmasını sağlamak.
- Yenilenebilir enerji kaynaklarını en az yüzde 30 seviyesine çıkarmak.
- Rüzgar enerjisinde 10 bin megavat kurulu kapasiteye ulaşmak.
- Jeotermal kaynakların tamamını kullanmak.
- 5 bin megavat küçük hidroelektrik santrali kurulu kapasitesini sağlamak.
- 60 milyon kapasiteli bir; 30 milyon kapasiteli iki; 15 milyon kapasiteli üç havalimanı yapmak.
- Türkiye’yi havacılık üssü yapmak.
- Olimpiyat, Dünya Futbol Şampiyonası ya da Avrupa Futbol Şampiyonası gibi bir büyük organizasyona ev sahipliği yapmak.
- EXPO fuarına ev sahipliği yapmak.
- Bölünmüş yolları 32 bin kilometreye çıkarmak.
- Kuzey-güney karayolu koridorlarını iyileştirmek.
- Yerleşim merkezlerine çevre yolu yapmak.
- Kuzey Marmara Otoyolu, Tekirdağ-Çanakkale- Balıkesir Otoyolu, Ankara-Delice Otoyolu, Ankara, İzmir Otoyolu, Sivrihisar-Bursa Otoyolu, Afyon- Antalya Otoyolu, Ankara-Niğde Otoyolu, Şanlıurfa- Habur Otoyolu, Aydın-Denizli-Antalya Otoyolu, İstanbul-Ankara-Kafkasya ve İran Otoyolu, Şanlıurfa-Diyarbakır Otoyolu’nu yapmak.
- 24 yeni karayolu yapmak.
- Karayolu Akademisi kurmak.
- Tüm liman ve OSB’lerin bölünmüş yollarla bağlantılarını oluşturmak.
- Rize-Mardin Otoyolu’nu inşa etmek.
- Türk Otomotiv Kurumu’nu kurmak.
- Liman ve deniz tesislerini ulusal ulaşım ve trans Avrupa ağlarına entegre etmek.
- Yeni liman projeleriyle transit ülke olmak.
- Elleçleme kapasitesini 32 milyon TEU, 500 milyon ton kuru yük, 350 milyon ton sıvı yük ve 15 milyon yolcuya ulaştırmak.
- Yurtiçi taşımacılıkta denizyolunun payını yüzde 15’e (ton/km), konteynırlaşma oranını yüzde 15’e (TEU) yükseltmek.
- Gemi inşa sanayisinde 10 milyar Dolar inşa geliri ve yeni istihdam alanları oluşturmak.
- Katma değeri yüksek, ileri teknolojili gemiler inşa etmek.
- Marmara Denizi’nde kuzey-güney, doğu-batı ulaşımları için modern, fonksiyonel ve intermodal taşımacılığa uygun iki veya üç katlı araç yükleme boşaltma imkânları olan Ro-Ro terminalleri inşa etmek.
- Kısa mesafe deniz taşımacılığına yönelik, Karadeniz ve Akdeniz limanlarına sefer yapan Ro-Ro, Ro- Pax filosu kapasitesini artırarak hatları çeşitlendirmek.
- Tersanelerin yoğunlaştığı yerlerde organize yan sanayi bölgeleri oluşturmak.
- 200 adet balıkçı barınağının 55’ini kademeli olarak yat limanına dönüştürmek.
- Deniz ticaret filosunu modernize edip, dünyanın en büyük 10 limanından en az birini inşa etmek.
- Denizcilik ekonomisinde Ar-Ge’nin payını, ulusal hedefe paralel yüzde 2 seviyesine çıkarmak.
- Türkiye’nin kıyılarını dünyanın en temiz kıyıları arasına taşıyacak etkin bir çevre yönetim sistemi kurmak.
- Birbirine yakın iskeleleri ihtisas limanlarına dönüştürmek.
- Gemi inşa sanayisinde yüzde 80 yerli katkı payını yakalamak.
- Kent içi ulaşım sistemlerini AB standartlarına uyumlu hale getirmek.
- Engelliler ve fiziksel hareket kısıtlılığı olanlar için ulaşımda planlama ve tasarım standardı oluşturmak.
- Raylı sistemlerde yerli sanayiyi teşvik etmek.
- Kent içi trafikte enerji dostu, çevreye duyarlı doğalgaz-hibrit araç kullanmak, deniz-iç suyolu ulaşımını toplu taşımayla entegre edip iyileştirmek.
- Kentlere özgün otopark yönetim sistemi kurmak.
- 22 Eylül’ü ‘’otomobilsiz’’ gün ilan etmek.
- 6 bin 792 kilometre yeni yüksek hızlı tren ağı inşa etmek.
- 4 bin 707 kilometre konvansiyonel yeni hat inşa etmek.
- Başkent-ray projesini inşa etmek.
- Ege-ray projesini tamamlamak, demiryolu araç filosunu yenilemek.
- Demiryolu Araştırma Enstitüsü kurmak.
- Demiryolu payını yolcuda yüzde 10, yükte yüzde 20 artırmak.
- Uçak-dolmuş-taksi işletmeleri kurmak.
- Deniz, göl gibi yerlere yakın turizm yerleşim merkezlerine hitap edecek deniz hava araçlarını kullanmak, bu alanda gelişim sağlamak.
- Türkiye’nin uluslararası uydu projelerinde yer alması için gerekli çalışmalar yapmak.
- Hava kargo taşımacılığına uygun havaalanlarını serbest bölge ilan etmek.
- Yerli imalat olarak en az 2 tip uluslararası bilinirliği olan tek-çift motor pervaneli ve çift motorlu hafif jet uçağı üretmek.
- 100 geniş gövde, 450 dar gövde ve 200 bölgesel uçak olacak şekilde 750 uçaklık bir yapıya ulaşmak.
- Kendi uydusunu uzaya yerleştirecek teknolojiye sahip olmak.
- Yaylaları, turbo-prob uçuşlarına imkan veren havaalanlarıyla entegre etmek.
- Posta Düzenleme Kurumu kurmak.
- Bilişimin hacmini 160 milyar Dolara çıkarmak.
- Geniş bant internet abone sayısını 30 milyona ulaştırmak.
- Uluslararası bilişim şirketlerinin Ar-Ge merkezlerinin Türkiye’de kurulmasının sağlanması amacıyla “Bilişim Vadisi OSB projesini gerçekleştirmek.
- Avrupa’nın çağrı merkezi üssü olmak.
- Küresel bilişim teknolojileri pazarında söz sahibi en az bir ulusal şirkete, en az bir ulusal markaya, tasarım ve standardıyla bize ait en az bir ulusal ürüne sahip olmak.
- Türkiye’nin ilk savaş uçağını tamamlamak.
- Otomotiv sektörünün 5 milyon araç üretmesini ve 125 milyar Dolarlık ihracat yapmasını sağlamak.
- Yaklaşık 10 milyar Dolarlık yaş sebze ve meyve ihracatı yapmak. Tarım ürünlerini işleyerek katma değeri yüksek işlenmiş tarım ürünleri olarak ihraç etmek.
- Hazır giyim sektöründe 60 milyar Dolarlık ihracat yapmak.
- İçme, kullanma ve sanayi için 38,5 milyar metreküplük su kapasitesi yaratmak; su sıkıntısını ortadan kaldırmak.
- Tüm sulanabilir arazilerin sulanmasını sağlamak.
- İstanbul’da TEM Otoyolu üzerinde Silivri, Selimpaşa, Bahçeşehir, Avcılar, Kavacık, Ataşehir ve Kurtköy’de cep otogarları yapmak.
- Avrupa yakasında Silivri-Büyükçekmece Gölü aksında ve TEM Otoyolu arasında kalan bölgeyi; Silivri’nin batısında Değirmenköy, Çanta ve Hadımköy ile Kayabaşı ve Ispartakule’yi; Anadolu yakasında ise Maltepe, Orhanlı, Şile ve Ağva’yı gelişmiş alanlar haline getirmek.
- Enerji köprüsü haline gelmek.
- Petrol ve doğalgaz aramalarını artırıp enerjide dışa bağımlılığı ortadan kaldırmak.
- İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda işlem gören şirket sayısını bine ulaştırmak, nüfusun yüzde 10’una yakın yatırımcı olmasını sağlamak.
- Okullaşma oranlarını ilköğretim ve ortaöğretimde yüzde 100, yükseköğretimde ise yüzde 50 seviyesine çıkarmak.
- Teknoparkların etkinliğini artırmak için bölgelerde sağlanan destek, teşvik ve istisnaları 2023’e kadar uzatmak.
- Ülke nüfusunun yaklaşık 5’te birinin yaşadığı İstanbul, 2023’te 16 milyonu aşacak.
- Başkent Ankara’nın nüfusu 5,5 milyona, İzmir’inki 4,5 milyona, Bursa’nınki ise 3,4 milyona ulaşacak.
2023 hedefleri nelerdir ?
- Ülkede demokratik olgunluğu geliştirmek.
- İnsan hakları temelinde adalet sistemini geliştirmek.
- Çalışma yaşamında insan/birey odaklı sistemlere geçmek.
- İstanbul’a dördüncü “metro geçişli bir köprü” daha yapmak
- Eğitim sistemimizi bilimsel, analitik, kişisel gelişime önem veren inovasyon ağırlıklı ve istikrarlı ön görülebilir bir yapıya kavuşturmak.
- Üniversitelerimizi Akademik Bilinç ve Ar-Ge ile Sanayicimiz ve İhracatçımız ile bütünleştirerek daha fazla katkı vermesini sağlamak.
- Yerli Türk Otomobili yapmak.
- Yerli Türk Uçağı yapmak.
- Yerli füzeler, roketler, silahlar (savunma sistemini ilerletmek) yapmak.
- Yerli uçak gemisine sahip olmak.
- Roket fırlatma tesisine sahip olmak.
- Yeni büyük bir demir çelik fabrikası kurmak.
- Yeni madenleri ve türevlerini işleyecek fabrikalar (mesela Bor gibi) kurmak. Ham maden ihracatı yerine katma değeri yüksek işlenmiş maden ve metal üretimi yaparak işlenmiş metal külçe ve türevleri ile işlenmiş sanayi ürünleri ihracatına yönelmek.
- Gemi, lokomotif, uçak motoru, araba motoru, HES tribünü yapacak tesisler yapmak.
- Her şehre metro ve şehirleri birbirine bağlayan hızlı tren ağları kurmak.
- Şehirleri kentsel dönüşüm ile yeniden yapılandırmak ve çevreye de önem vermek.
- Şehirlerin altyapısının planlı yapılmasını (içme suyu, kanalizasyon yağmur suyu, elektrik, doğal gaz, telefon, internet) sağlamak.
- Güneş ve rüzgar enerjisinden daha çok yararlanmak, off shore dahil yeni santraller kurma
- Bölgelere farklı sanayi tesisleri kurmak
- İthalatı azaltmak
- Ekolojik turizm gibi doğayla uyumlu yerel kalkınmayı destekleyen yeni turizm alanları açmak.
- Dünya çapında müzeler yapmak.
- Dünya çapında ilginç mimari eserler ortaya çıkartmak.
- Tarımı ve hayvancılığı desteklemek, yeniden kendine yeten bir ülke olmak.
- Sanayide maliyetleri düşürecek ARGE çalışmalarına destek olmak.
- Eğitime büyük önem vermek, alt yapıları sürekli finans olarak da desteklemek.
- Devasa şehir hastaneleri veya bölge hastaneleri kurmak.
Tabii bunlar çoğaltılabilir ama ülkenin imkân ve kabiliyetlerini daha da artıracak, ülkeyi daha da güçlendirecek atılımlar yapmak gerekir.
Merhum Cumhurbaşkanımız Turgut ÖZAL’ın 80’li yıllarda başlattığı ve model ülke olarak “Japonya baz alınarak ihracata dayalı büyüme modeli”, ülkemizce benimsenmiştir. Bu kapsamda KOBİ’leri ihracatçı durumuna getirmek için dış ticaret sermaye şirketleri ve sektörel dış ticaret şirketleri modeli, Japonya’dan alınarak ülkemizde uygulamaya konulmuştur.
Ancak süreçleri hatırladığımızda bir çok sektörel dış ticaret ve dış ticaret sermaye şirketlerinin ilk yıllarında müthiş ivme kazandırdığını ancak 90’lı yıllarda bu kabil firmalarımızın finansal olumsuzluklar yaşanmasının ardından yeniden ihracatta doğru konumlandırılmış sektörel dış ticaret ve dış ticaret sermaye şirketleri ve benzeri ekonomik aktörlerin bugünlerde daha sağlıklı olarak ihracata katkı verdiğini ve 2023 hedeflerimizde daha etkin bir şekilde rol almaları açısından, daha korunaklı bir hale getirilmeleri gerektiği gözlemlenmektedir.
Ayrıca ihracata dayalı büyüme modelinde yarınlarda katma değer üreten sektörler (savunma sanayi, otomotiv, işlenmiş tarım ürünleri, işlenmiş maden ve metal, kendi markalarımız ile tekstil, deri, hazır giyim) ve hizmet ihracatı (müteahhitlik, turizm, bilişim vb.) üzerinde yoğunlaşmamız ve stratejik yaklaşımlar benimsememiz gerekmektedir.
Keza 2002 yılından itibaren gözlemlenen yüzde 13’lük artışın genel olarak İstanbul’a iki saatlik uçuş mesafesinde olan pazarlara yönelik ihracat temelli olduğunu ve 2002 yılında 36 milyar Dolar’dan 2012 yılında 140 milyar Dolar’a geldiğini gözlemlemekteyiz.
Ancak bu seviyeden daha ileri gidebilmek dünyanın en fazla tüketen ekonomisi olan ABD başta olmak üzere Kuzey Amerika ülkelerine ve Çin’de gelişen lüks tüketim pazarına hitap edebilmekle doğru orantılıdır.
Peki İstanbul’a uçuş mesafesi iki saatin ötesinde olan deniz aşırı ülkelerde-pazarlarda neden kalıcı ve istikrarlı bir ihracat potansiyelimiz bulunmadığı gibi gelişmemektedir?
AB ve Afrika’ya yönelik ihracatlarımızda avantaj teşkil eden kısa termin sürelerimiz ve tedarik devamlılığı ile AB-Afrika pazarlarındaki tüketici alışkanlıklarının ihracatçılarımız tarafından özümsenmesi empati kurulabilmesi ihracatta güçlü yanlarımız olarak ortaya çıkarken deniz aşırı ülkelerde tüketici alışkanlıkları-ambalajlama teknikleri- navlun süreleri-tedarik devamsızlığı vb. hususlar zayıf yönlerimizi teşkil etmektedir.
Örneğin ABD’ye yönelik ihracatlarımızda Gaziantep halı sektörü makine halısı imalatında, Belçika’ya makine halısında uygulanan indirimli vergi oranları nedeniyle ABD’de ve Meksika’da Belçika ile rekabette, el halılarında ise Pakistan hükümetinin uyguladığı, el halılarına uçak ile navlun muafiyeti nedeni ile Pakistan el halı sektörü ile rekabette zorlanmaktadır.
Aynı durum Denizli ev tekstili sektörü için de geçerlidir. Keza ABD’ye ihracatta AB’ye yönelik katma değeri düşük fason ihracat politikamız (Marka mümessili-marka sahibi ithalatçı-AVM mağaza satış tedarik zincirine yapılan) tam tersine yükselen değer e-ticaret ile internet siteleri yoluyla, ABD’li tüketiciye doğrudan satış yöntemleri benimsenmelidir.
Örnek vermek gerekirse e-ticarette sadece Amazon.com internet sitesinin ilk çeyrek (3 aylık) satış cirosu 36 milyar Dolar‘dır. Hindistan’da yerleşik 20 bin KOBİ, Amazon.com’un tedarikçisi konumundadır.
Hindistan Ekonomi Bakanlığı’nın bu sayıyı 100 bine e çıkarma hedef ve vizyonu deklere edilmiştir. ABD’ye yönelik ihracatlarda zannedilenin aksine ABD’ye ithalat yapmak, parasını tahsil etmek için ABD’de yerleşik şirket olma zorunluluğu bulunmamaktadır.
Hindistan KOBİ’leri ABD’de şirket kurmadan ABD’de mukim ekonomik operatörler ile anlaşarak ithalatlarını kendi adlarına yapılmasını sağlayarak doğrudan tüketiciden tahsilatlarını gerçekleştirmektedir.
Keza ABD’ye yapılan ithalatlarda KDV (VAT) ithalat esnasında değil son tüketiciye satış esnasında tahsil edilmektedir. Bu da sistemi oldukça cazip bir hale getirmektedir. Örneğin ülkemizde son tebliğ ile 30 Euro seviyesine çekilen hızlı kargo muafiyeti, ABD’de 800 Amerikan Dolarıdır.
Bu dahi mikro ihracatın önünün açılmasına imkan teşkil etmektedir ki Hindistan firmaları bu boşluğu hızla doldurmaktadır. Ülkemizde EDGB kapsamında düzenlenen mikro ihracatı destekleme ve artırma faaliyetleri deniz aşırı ülkelerde navlun engeline takılmaktadır. Bu bağlamda Hindistan ve Pakistan navlun sorununu milli havayollarıyla taşıma ile ABD’ye ve diğer ülkelere (Meksika-Kanada) mikro ihracatlarını desteklemektedir.
Bu husus özellikle yerli ve milli uluslararası güvenilirliğe ve kabiliyete haiz hızlı kargo şirketleri ile desteklenmelidir.
Ülkemizde bu bağlamda PTT başta olmak üzere enternasyonal kabiliyete haiz yerli ve milli hızlı kargo şirketlerinin, özellikle deniz aşırı ülkelerde yetkinliğinin ve yerel partnerler ile güçlü işbirlikleriyle dağıtım kabiliyetlerinin artırılması gerekmektedir. Yerli ve milli hızlı kargo şirketlerinin ihdası ve yurtdışında desteklenmesi, yerli uçak ve yerli otomobil üretimi ile aynı önem ve öncelikte tutulmalıdır.
2023 hedeflerine ulaşabilmemiz açısından Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın modernizasyonu ve altyapı yatırımlarına takdire şayan şekilde gösterilen ilgi ve ihtimamın insan kaynaklarına da eşdeğerde gösterilmesi elzemdir.
Keza sanayicilerimizin zamana karşı yarıştığı birçok fabrika-sanayi tesisimizin üç vardiya non-stop çalıştığı göz önünde bulundurulduğunda, imalatçı ihracatçılarımızın zaman ve süreç içerisinde gümrük idarelerinden hammadde-ara mamul ve makine-makine parçası stratejik ithalatları ile ihracat terminlerinde özellikle vardiya sistemine geçilmesi yönünde beklentilerinin arttığı gözlemlenmektedir.
Gümrük personelinin fazla mesai ücretlerine halel getirmeyecek, yetki-ücret- sorumluluk dengesi gözetilerek ihracatçıların artan şekilde vardiya sistemine geçilmesi ve gümrüklerde diğer kurumlara nazaran inanılmaz hız kazanan iş-işlem süreçlerinin daha da hızlandırılabilmesi açısından bu kapsamda;
- Gümrüklerde hızlanan iş-işlem süreçlerinin daha da hızlanabilmesi ve kesintiye uğramadan hizmet verilebilmesi için tüm işlemlerin tek personel (gümrük muayene uzmanı veya gümrük muayene denetmeni unvanı görev ve sorumluluğu ile yetkilendirilmiş muayene memuru) üzerinden başlatılıp bitirilmesi,
- Kat’i ithalatta tarife dışı önlem gibi düşünülerek (dahilde işleme, hariçte işleme, geçici ithalat ve yatırım teşvik işlemleri hariç) CIF istatistiki kıymet üzerinden yüzde 1 (yüzde bir) oranında TASİŞ döner sermaye marifetiyle pay ayrılarak doğrudan gümrük saymanlığa vergilerle beraber yatırılması; yatırılan bu meblağların yüzde 20’sinin gümrük müşavirlik mesleğinin gelişimi açısından değerlendirilmek üzere kurulması elzem hal alan Gümrük Müşavirleri Odası’na ve/veya Gümrük Müşavir Derneklerine geri kalanın merkez-taşra teşkilatı gümrük personeline performans-yetki-sorumluluk esası üzerinden dağıtılması, (Bu meblağ hesaplandığında halı hazırda gümrüklerde toplanan fazla mesai ücretinden çok daha yüksek yekun teşkil edeceği göz önünde bulundurulmalıdır.)
- İthalatta ayrılan TASİŞ döner sermaye payı ile Gümrük Müsteşarlığı merkez ve taşra personelinin mali sorumluluk (vergi tahakkuku sorumluluğu)-görev-hizmet esasları kapsamında dağıtılarak bu suretle görev-yetki-sorumluluk arasındaki adalet sağlanması,
- Kat’i ithalatta (DİİB-hariçte işleme, geçici ithalat ve yatırım teşvik işlemleri hariç) konulacak TASİŞ döner sermaye payı ile gümrük personeli mali yönden feraha kavuşturulmasına müteakip ekonomik çekim merkezlerinde belli başlı gümrük idarelerinde ihracatta vardiya ile çalışma esasına geçilerek sadece ihracatta fazla mesai ücret yükünün kaldırılarak ihracatçılarımızın maliyet-zaman yükünün azaltılması, aynı zamanda sanayicilerin, imalatçı-ihracatçıların kapasite raporlarına mütenasip hammadde, ara girdi ve makine, makine parçası, üretim için elzem aksesuar, sipariş numunesi v. b. stratejik ithalatlarında da vardiya sistemi ile çalışılan gümrük idarelerinde ithalata izin verilmesi,
- Muayene memurlarının vergi tahakkuku sorumluluğu taşıdığı göz önüne alınarak eğitim seviyelerine uygun (tamamı dört yıllık üniversite mezunudur) görev yetki- sorumluluk kapsamında GÜMRÜK MUAYENE UZMANI veya GÜMRÜK MUAYENE DENETMENİ unvanları ile teçhiz edilerek gümrük müdürü emrinde muayene kurullarında çalıştırılması,
- Gümrük muhafaza personelinin 5607 sayılı kaçakçılıkla mücadele adli kolluk görevleri kapsamında aynı görevi yapan emniyet teşkilatı adli kolluk özlük haklarına kavuşturulması, aynı zamanda gümrük muhafaza uzmanı kadroları ihdas edilerek üniversite mezunu (dört yıllık) personelin bu kadrolarda değerlendirilmesinin sağlanması,
- Gümrük idarelerinde taşrada görevli personelin (muayene ve muhafaza kadroları dışındaki İdari personelin) dört yıllık üniversite mezunu olanların gümrük gelir uzmanı statüsünde uzmanlaşmasının sağlanması ve özlük haklarının buna uygun düzenlenmesi,
- Taşra teşkilatında görevde yükselmelerin gümrük muayene uzmanı, gümrük muhafaza uzmanı, gümrük gelir uzmanı kadrolarından liyakat, performans, bilgi ve yetenek ile çözüm odaklı yaklaşım kriterleri üzerinden belirlenerek sağlanması, ayrıca idareci kadrolara uzman kadrolardan liyakat esaslı atama ile geçişlere de müsaade edilmesi, uzman kadrolar arasında da sınav-liyakat ile geçişlerin sağlanması,
- Tüm kadroların çalışma yönetmeliklerinin ayrı ayrı hazırlanarak görev-yetki-sorumluluk çerçevelerinin belirlenerek yaşanan görev-yetki çatışma ve karmaşalarına son verilerek Gümrük Teşkilatı’nda artan rehberlik ve çözüm odaklı yaklaşımların daha da artırılması,
- Gümrük taşra teşkilatına uzman yetiştirmek üzere gümrük-dış ticaret iş ve işlemleri ile kamu vergi gelirlerinin önemli bir kısmına yön veren ekonomik çekim merkezlerinden birinde veya bir kaçında gümrük akademisinin kurularak liselerden çıkış puanı ve sınav ile öğrenci alınarak dört yıllık eğitime tabi tutulması, uzmanlaşmanın henüz akademi seviyesinde başlatılarak bakanlığımızın eğitim daire başkanlığı nezdinde hizmet içi eğitim süreçlerinin gümrük akademisi tarafından yürütülmesi, akademik eğitim süresince mutlak surette ilk iki yıl özel sektörde sonraki iki yıl kamuda, üçer aylık zorunlu staja tabi tutulduktan sonra özel sektör-kamu farkındalığı ve empatisi de kazandırılarak göreve başlatılması, aynı zamanda yabancı dil eğitimine de akademi de ağırlık verilmesi,
- Farklı üniversitelerden mezunlardan da gümrük teşkilatına sınavla personel alımı halinde de gümrük akademisinde iki yıl eğitim aldıktan sonra kadroya ve göreve atanmasının sağlanması (iki yıllık eğitimde bir yıl özel sektörde bir yıl kamuda üçer aylık mecburi staja tabi tutulması)
- Özellikle gümrük akademisinde yabancı dil eğitimine de ağırlık verilerek mevcut personelin dahi talep üzerine özendirilerek yabancı dil ara eğitimlerine tabi tutulması,
- Rotasyon uygulamalarının taşra personelinin aile birliği ve gönüllülük esası çerçevesinde tekrar gözden geçirilerek, Milli Eğitim ve Emniyet Teşkilatı’na benzer kapı-doğu-şark mecburi hizmetlerinin haricinde ikametlerinin, çocuklarının eğitimi ve mutlu oldukları şehirlerde rotasyonlarının ve istihdamının sağlanması,
- Gümrük müşavirlerinin meslek statüleri gereği yaptıkları iş ve işlemlerin niteliği itibariyle Gümrük Müşavirleri Odası hakkı verilerek Oda çatısı altında toparlanması,
- Gümrük İdareleri’nde ithalat-ihracatçıların doğrudan temsil yoluyla iş takibi yapabildikleri de göz önünde bulundurularak Asgari Ücret Tarifesine her yıl iş çevrelerinden yapılan maliyet düşürücü baskıların Bakanlık tarafından göğüslenmesi ve adil bir fiyat artışı politikası gösterilmesi ya da Asgari Fiyat Tarifesi vb. hususların kademeli olarak Gümrük Müşavir Odaları’na yetki devrinin yapılması,
- Mükelleflerin mali müşavirlerinden beklemediği vergilerimi ödeyin baskısının gümrük müşavirlerinin üzerinden yasa koyucu tarafından kısıt getirilerek kaldırılması ve bu yolla uygulanan haksız rekabete son verilmesi (keza lojistik şirketleri çatısı altında faaliyet gösterilen gümrük müşavirlik şirketlerinin ithalatçılar adına peşin yatırdıkları ithalat vergileri ve masraflarını vadelendirip ayrıca kar ve komisyon şeklinde ancak esasında faiz yansıtılması haksız rekabete yol açtığı gibi bankacılık kanununa da aykırılık teşkil etmektedir.) hususları önem arz etmektedir.
- Makale: Süleyman E. SANLI
- TABA-Am-Cham (Türk Amerikan İşadamları Derneği) Başkan Yardımcısı,
- Gümrük, Lojistik ve Ulaştırma Komite Başkanı ve
- Gümrük Müşavir Yardımcısı